Yerli fon haftası da olsun

A -
A +

 Eskiden okullarda  "Yerli Malı Haftası" kutlanırdı. 12-18 Aralık günleri arasında kutlanan bu günde fındık, fıstık, badem, ceviz gibi kuruyemiş getirilir ve yenirdi. Bazen elma, armut da olurdu. Sümerbank pazen ve basmasını da sayarsak; yerli malımız zaten bu kadardı. 1946'dan 1983'e kadar böyle devam etti. O tarihten sonra Türkiye "Serbest Piyasa Ekonomisi"ne geçti ve haftanın adı daha bir fiyakalı oldu: "Tutum, Yatırım ve Türk Malları Haftası."

1983'e kadarki dönemde vatandaşın tercih hakkı da yoktu. "Yerli Malı Haftası" kutlamaları, bir nevi "Duruma Razı Olma" kutlamalarıydı. "Tutum" ve "Yatırım"ın ilave edilmesiyle kutlamalara "Ey vatandaş, ihtiyacın olan malın yerlisi de var yabancısı da ama sen, yerli olanı tercih et" anlamı yüklendi.  
Vatandaş kaliteli olan ne ise onu aldı ve alıyor. Harcama ayağında problem yok yani. De... "yatırım" ve "tasarruf"ta sıkıntısı var Türkiye'nin. Türk sanayicisi yatırım yapmak istiyor ama yeterli finansmanı bulamıyor. Kendi tasarrufu  olmadığı gibi vatandaşın da yok. Dolayısıyla "dış kaynaklar"dan borç alarak yatırım yapıyor. O da çok riskli tabii.
Türkiye iç tasarrufunun GSYH'ya oranı yüzde 15.  Bu oran Batı'da yüzde 40 civarında. Çin'de yüzde 50, Güney Kore'de yüzde 32.  Türkiye'nin "Orta Gelir Tuzağı"ndan çıkması için bu oranı arttırması şart oldu. AK Parti İktidarı bu zaruretin farkında ve gerekli tedbirleri alıyor.
"Bireysel Emeklilik" sisteminde tasarruf sahibinin ödemelerinin yüzde 25'ini karşılaması bunun en belirgin örneği. Devlet Katkısı işe yaradı ve "Bireysel Emeklilik Fonu" 25 milyar liralık bir meblağa ulaştı. İşsizlik Sigortası da öyle; 70 milyar liralık bir fona doğru gidiyor.
Şimdi sırada "Kıdem Tazminatı Fonu" var. Bu fon kamuoyunun en fazla tartıştığı konulardan biri. Doğru uygulandığı takdirde fazlasıyla faydalı olacağı kesin. Birinci faydası, işçinin işten çıkarılması halinde tazminatını kolaylıkla almasına imkân veriyor olması. İkincisi, işverenin fon sayesinde tazminat yükünü hafifletmesi. Ki, bugün birçok işletme kıdem tazminatı ödemesi yapamayacak duruma geldi. "İşi tavsiye ettim" dese, senelerce istihdam ettiği işçileri mağdur etme gerçeği ile yüz yüze kalır. Fon'un üçüncü faydası ise büyümeyi finanse etmesi.
Dünya ekonomilerini artık bu fonlar şekillendiriyor. Fondaki para kârlı yatırımlara yönlendiriliyor ve kimi ülkelerin borsasından hisse senedi alıyor, kimi ülkelerde yatırım yapıyor, kimi ülkelerin kamu ya da özel şirketlerine borç veriyorlar. Şayet Türkiye bu fonları büyütebilirse, her şeyden önce dışarıya bağımlı olmaktan kurtulacak ve dolayısıyla sürdürülebilir bir yatırımiklimi bulmuş olacaktır.
Tek şart doğru kullanılması ve nemalandırılması. O da sistemin iyi kurulmasıyla mümkün.
Son söz: "Yerli Fon Haftası" kutlamaları da olsun.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.