Yeter, diyorum kendi kendime, yeter! Bu konuya takılıp kalma ama rahat bırakmıyorlar ki. Kafamın tası yine attı! Nasıl atmasın? AB ile ABD el ele vermiş de sanki Ortadoğu'ya demokrasi getireceklermiş gibi bir hava estiriliyor. Yok böyle bir şey, kardeşim, yok!. Adamların tek hedefi var, petrol!.. Kendilerini petrole kavuşturacak stratejiyi uygularken 'demokrasi' zırhının arkasına saklanıyorlar. Hepsi o. Demokrasi verelim, petrol alalım!.. Osmanlı'yı yıkarken de aynı taktiği kullanmadılar mı? Eğri oturup doğru konuşalım. Cenab-ı Allah, (hikmetinden süal olmaz) Ortadoğu denen bu bölgeye zengin tabiî kaynaklar vermiş ama o değerlere sahip çıkacak insan cevherini vermemiş! Ortadoğu halkı, huzur ve güven içinde ağız tadıyla yaşamak istiyor. Fakat, dirayetli liderleri yok! ABD ve İngiltere'nin demokrasi havarisi kesilmesinin sebebi de bu. Bölge halkının talep ettiği demokrasiyi onlara verip karşılığında aldığı petrolle de köşeyi dönmek. Kendileri süper güç. Bu gücü ilelebet sürdürmek istediklerine göre; demokrasiyi ticarî bir meta haline dönüştürmeleri de normal. Almanya ve Fransa çekirdeği etrafında toplanan Avrupa ülkeleri de boş durmuyorlar tabii. Onlar da kendilerinin olmasını istiyorlar bu kaymağın!.. Keşke yetseydi ama Türkiye'nin, 'Etmeyin, ağalar. Bu yaptığınız pek şık değil' demeye maalesef gücü yetmiyor. Hele, 'Oturun oturduğunuz yerde. Bölgeye demokrasi verilecekse, ben veririm. Size ne oluyor' demek gibi bir lüksü, hiç yok. Başını kuma gömüp, 'Bana ne ulan. Ne haliniz varsa, görün' demesi ise olacak şey değil. Türkiye'nin yapacağı tek bir şey kalıyor geriye; o da, hangi demokrasi daha iyi ise komşularımıza onun ulaşmasına yardımcı olmaktır. Bu yardımın elbette ki bir bedeli olacaktır. Geçenlerde Kürt lider Talabani'nin bir açıklaması vardı, "Gerçekçi olmak lazım, bağımsızlık bir hayal" diye. Aynen öyle. Bu bir oyun. Adı da 'petrol oyunu!' Hem de ateşle oynanan, yakıcı bir oyun. Türkiye bölgede çok önemli bir pozisyona geldi. Ya güçlü, ya da daha zayıf ve daha problemli bir ülke olarak çıkacak bu oyundan. Yöneticilerin çok ama çok akıllı davranması gerektiği bir dönem, bu dönem. Aklıya sütlüye karışmadan bir köşede oturmakla olmayacağı kesin. Her şeye maydanoz olmak da bir yere götürmez ülkeyi. Türkiye'nin risk alması ve o riske karşılık da bir menfaat elde etmesi gerekiyor. Bu riskin AB ile mi yoksa ABD ile birlikte mi alınacağı ise işin en can alıcı noktası. Bir de tabii, farzımuhal ABD ile ittifak yapacaksa; AB'nin Türkiyle'ye vereceği zarar ne olur? Veya tam tersi. Bunun da iyi hesap edilmesi lazım. MI ACABA?!. Doğubeyazıt'taki 5.1'lik deprem Japonya'da olsa vazo bile kırılmazmış... Onun ne önemi var ki, aynı tepkiyi veriyoruz ya sen ona bak! *** Almanya Ekonomi Bakanı, "Türkiye'deki büyüme hızını Almanya ancak rüyasında görür" demiş... Bizim rüyalarımız onlarınkine, onların gerçeği de bizimkine nedense hep beş basıyor! *** Derviş, Baykal'ın kurultayda çok kırıcı davrandığını söylemiş... Onu biliyoruz da, kendisi nasıl böyle hiç kırılmadan durabiliyor acaba? *** Saddam, "Irak'ın şanlı başkanıyım' demiş... Tabii ya, hem de zincirlisinden! *** Saldırıya uğrayan Van Valisi'ne ait makam aracının neden zırhlı olmadığı sorulmuş... Mangal gibi yürek sahibi Türk valisi zırhı ne etsin?