Türk toplumu önce Cumhurbaşkanı seçimine, sonra Hükümet'in kurulmasına sevindi. Ertesi gün de 30 Ağustos Zafer Bayramı'nı kutladı coşkuyla. Siyasi tansiyon seçim döneminde nispeten yükselmişti. Seçim bitti. Gerilimin de bitmesi lazım artık. Başta ekonomi olmak üzere sosyal ve hukuki meselelere yoğunlaşma vakti geldi. Hükümetin kolları sıvayıp bu meseleleri hâl yoluna koymak için çalışması lazım. Kurumlar arası gerilim, gelişme çabası içinde olan Türkiye'nin elini ayağını bağlayan en ciddi engeldir. Bunun geçmişte sayılamayacak kadar örneği var. Bir daha yaşamamak için herkesin üzerine düşen görevi titizlikle yerine getirmesi gerekiyor. Hiç şüphe yok ki, en büyük görev Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'e düşüyor. Üzerinde spekülasyon yapılan isim kendisi çünkü. Doğruluğu, yanlışlığı ayrı bir konu ama bu bir gerçek. Dolayısıyla, kendisini Köşke taşıyan konsensüs zeminini genişletmesi gerekiyor. Bunun tek bir yolu var, o da; kafalardaki istifhamı izale etmesi. Kolay değil tabii. Bir tarafta her sözünden bir mana çıkarmaya çalışan ve amiyane tabiriyle "öküz altında buzağı arayan" kişi ve kurumlar, diğer tarafta ise istikrar. Kendisine karşı gösterilen tepki ne olursa olsun; metanetini kaybetmemesi, ne ise o olması ve herkesi kucaklayan samimi bir davranış sergilemesi gerekiyor. Gül'ün insanî yönü, yetişme tarzı, vizyonu ve birikimi bu işin üstesinden gelebileceğini gösteriyor. Yapacağı tek şey, dik durmak ve asla takiyye yapmamak!.. Hükümetin kimliği Gelelim kabineye. 60'ıncı hükümetin "istikrar hükümeti" olduğu hususunda dost düşman herkes hemfikir. Yeni kabinenin dikkatle seçildiği daha ilk bakışta fark ediliyor. Hemen hepsi teknisyen bir kere. Uyumlu çalışacağından da şüphe yok. Problemlerin çözümünde zaman kaybına mahal vermeyecek kadar dinamik bir yapıya sahip. Kabinede dördü ilk kez seçilen 8 yeni bakan görev aldı. Bu da önceki hükümetin icraatına devam ederken, yeni takviyelerle güçlendirildiği anlamına geliyor ki, isabetli bir tercih. "Milli görüş" geleneğinden gelen bakan sayısı 2 veya 3'ü geçmiyor. Liberal olanı da var, demokrat olanı da. Hatta sosyal demokrat bile var aralarında. Nazım Ekren: Koordinatör bakan. Kendisi iktisat profesörü ve geçmişte Vakıf Bank Genel Müdürlüğü yaptı. Aynı zamanda AK Parti'nin kurucu üyesi. Birçok işletmeye danışmanlık yaptı. Piyasayı iyi tanıyor. Daha önceki dönemde de Erdoğan'a ekonomi danışmanlığı hizmeti veriyor ve iş âlemi ile Başbakan arasında bir nevi köprü görevi görüyordu. İcraatçılığından çok proje üretme potansiyeli ile dikkat çeken Ekren'in bu dönemde faydalı işlere imza atması bekleniyor. Mehmet Şimşek: Hazine'den sorumlu Devlet Bakanı Ali Babacan Dışişleri Bakanı olunca, bu bakanlığa Mehmet Şimşek atandı. Şimşek, Merrill Lnych'den transfer edildi ve dünyadaki finans piyasasını çok yakından tanıyor. ABD Büyükelçiliği'nde 4 sene kıdemli ekonomist olarak Türkiye ekonomisi üzerine analizler de yapan Şimşek'in kabinede yer alması, yabancı finans kuruluşlarına verilen doğru bir mesaj oldu. Ali Babacan: Genç, dinamik ve intibak kabiliyeti çok yüksek bir bakan. Dışişleri Bakanlığı'nda da başarılı olmaması için hiçbir neden yok. Cumhurbaşkanı Gül, "Türk dış politikasını yakından takip edeceğim" diyerek; Dışişleri Bakanı ile dirsek temasında olacağı mesajını verdi. Bu da kendisine verilen bir destektir ve ülke için faydalı bir girişimdir. Kürşad Tüzmen: Dış ticaretten sorumlu Devlet Bakanı. İşini biliyor ve iyi yapıyor. Veysel Eroğlu: İSKİ, ardından da DSİ Genel Müdürlüğü yaptı. Türkiye'nin su meselesini çözecek kadar birikimi var ve iş yapma performansı çok yüksek. Zafer Çağlayan: Ali Coşkun'un koltuğuna oturan Çağlayan, sanayicinin içinde bulunduğu şartları en iyi bilenlerden. ASO Başkanı iken, asgari ücretin bölgelere göre değişmesini ısrarla savunmuştu. Ertuğrul Günay: Hukukçu olan Günay siyasete Ecevit'in yanında başladı. CHP'nin Ordu İl Başkanı olduğunda, bu görevi üstlenen en genç siyasetçi unvanını almıştı. Günay'ın "Bosna Yazıları" ve "Karşı Siyaset" adlı iki kitabı mevcut. Kültür Bakanı olması sanatçılar arasında olumlu karşılandı. Sanat, zaten muhafazakâr kişinin yapacağı iş değildi. Günay doğru tercih. Hilmi Güler: Önümüzdeki günlerde adından en fazla söz ettirecek olan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Hilmi Güler yerinde kaldı. Güler, işini çok iyi yapan bir bakan. Müthiş bir kadrosu var ve onlarla başarılı bir ekip çalışması yapıyor. Türkiye'de yatırım yapacak bakanlıkların en başında Enerji Bakanlığı geliyor. Enerji santralleri en başta geliyor tabii. Faruk Çelik: Mehmet Ali Şahin gibi Çelik de "Milli Görüş" kökenli. Fakat, o da kendisini yenilemiş ve bu gömleği üzerinden çıkarmış bir kişi. Kendisinden beklenen reformu gerçekleştirecek çapta bir bakan.