İletişimden ulaşıma, sağlıktan eğitime, giyim zevkimizden beslenme alışkanlığımıza kadar her şey?değişiyor.?Hem de ne değişim!..?Hani?"baş döndürücü"?derler?ya;?aynen öyle. De...?iyi mi bu değişim, kötü mü? Gözü kapalı veririm bu sorunun?cevabını:?Hem?iyi,?hem kötü! Nereden bildin? Derseniz ona da var bir cevabım. İyi salt iyi değildir çünkü.?Yanında?kötü?de?vardır.?Kötü?için?de?geçerli?bu?sözüm; beraberinde iyiyi?de?getirmiştir mutlaka.?Kural?bu.?Tercih?sana kalmış!... Şayet alışkanlıklarımız değişmişse; bir de "değiştiren" olmalı değil mi? Kim bu değiştirici acaba? Bu sorunun temel cevabı; meraktır! İnsanoğlu mütecessistir. Gizli olan, bilinmeyen şeylere karşı ilgi duyar ve araştırır. Araştırdıkça da yeni şeyler bulur. Bugün el kadar bir tablet ya da akıllı telefonla bilgi deryasında sörf yapabiliyorsak, bu, meraklı insanlar sayesinde olmuştur. Önümüzdeki yıllarda neler olacağını bilmiyoruz ama tahminlerimizin ötesinde değişim ve gelişim yaşayacağımız kesin. Şimdi gelelim en kritik soruya: Bu değişimi yöneten bir güç var mı? Olmaz olur mu? Var tabii. Devletler yapıyor bunu. Ama her devlet değil, onu da söyleyeyim; süper güç olan devletler yapıyor. Amerika en başta geleni tabii. Bir göçmen ülkesi olan Amerika, 15'inci yüz yılda çeşitli Avrupa ülkelerinden gelen maceracı insanlar tarafından kurulmuş bir ülke. Kanun kaçağı, ipsiz sapsız bir yığın insan. O kovboyların kurduğu ülke bugün can ve mal güvenliğinin en sağlam olduğu ülke. Sistem doğru işletilmiş demek?ki.?18'inci?yüz yıla?gelindiğinde Amerika büyük bir ivme kazandı?ve?güçlendi.?19'uncu yüzyılda?ise?dünya lideri oldu. Bu dönemlerin?hepsinde?başrolü göçmenler oynadı.?Bu?önemli bir?husus.?Bugün?hâlâ?Amerika'daki ilmi araştırmaların yüzde 50'sini yabancı öğrenci ve göçmenler yapıyor çünkü. Önce kas göçü, sonra beyin göçü. Evet, 21'inci yüz yıl diğer aktörlerin yılı. Çin, Hindistan gibi Asya ülkelerinin yıldızının parladığı yıllar; bu doğru. Fakat burada şunu göz?ardı?etmemek?lazım. Asya'nın yıldızı parlamışsa, bu, Amerika ve Avrupa sayesinde oldu. Sermaye de tasarım da onların çünkü. Çin ve Hindistan sadece emekleriyle parlatıyorlar kendi yıldızlarını. Çıplak gözle bakıldığında sanki Amerika ve Avrupa batıyor ve bunun karşılığında Asya büyüyor gibi bir manzara çıkıyor karşımıza ama bu yanıltıcı bir görüntü. Batı kendini yeniliyor. Dünyadaki değişime göre pozisyon alıyor. Hepsi o! Tamam Batı nüfusu yaşlandı ve tüketim gücü azaldı ama bu "ekonomik zaafa uğradı" anlamına gelmiyor. Batı kendini ar-ge?ve?tasarım?merkezi?olmaya hazırlıyor. Tasarım Batı'da, üretim Doğu'da. Bu kadar basit. Hemen belirteyim ki, Batı'ya olan "beyin göçü"?eskisi?gibi?yine?devam edecektir. Daha da artarak hem de. Çünkü Batı güvenli ve huzurlu hayat?arayanların?sığınak?yeri olma özelliğini devam ettiriyor. Sözün?özü: Amerika göçmenlerle süper güç olmayı başardı. Türkiye?ise?kendi insanlarıyla kavga?etmeyi?ısrarla?sürdürüyor. Amerika'nın ekonomik büyüklüğü 16 trilyon dolar; Türkiye'nin ise 780 milyar dolar. Arada uçurum var. Yazık!