Yüksekova yorumu

A -
A +

Bir evvelki makalem Yüksekova'da kalmıştı. Daha doğrusu, orada gördüklerimin yorumunda. Yüksekova'nın ekstrem bir örnek olduğunu belirtmeliyim. Bu ilçe terör hususunda her ne kadar en uç nokta ise de şükürler olsun ki emsali pek yok. Ancak yine de, "Demokratik Açılım"ı başlatanların Yüksekova'yı iyi tanıması ve orada olup biteni yüreğinde hissetmesi lazım. Yoksa, ne "Demokratik Açılım" olur, ne de çözüm. Evet, akıl... strateji... tecrübe... hukuk... hepsi gerekli ama en fazla vicdan lazım. Yüksekova sokaklarında dilenen çocukları, kendi çocuğu gibi hissetmeyen, bu işi çözemez. Bu çocukların 3-5 gün sonra ellerine tutuşturulan molotofkokteyliyi sağa sola atmayacağını kim garanti edebilir ki? Yahut da askerin geçeceği yola mayın döşemeyeceğini! Tamam, güvenlik güçleri peşine düşer ve eninde sonunda yakalar onu, ya da onları. Hukuk da gereken cezayı verir. Doğru ama ya yakalayamazsa... Ya onlar terör estirmeye devam ederlerse?!. Demek ki, o çocukları henüz sokaktayken, geri çevirmek lazım. Daha doğrusu dağa çıkmasına mani olunmak lazım. Bu da şüphesiz vicdanla olur. Doğu Anadolu İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Cemal Şengel, madenci. Ayrıca, enerji ve turizm yatırımı da var. Doğu Anadolu'nun 2008 yılında 3.5 milyar dolar tutarında ihracat gerçekleştirdiğini, bu sene ise bu rakamın yüzde 5 daha artacağı tahmininde bulundu. Aslında daha fazla olurmuş da ah gözü kör olası bürokrasi!.. Terör şehirde yaşayanı da, ticaret ya da ihracat yapanı da olumsuz etkiliyor, ister istemez. Adı üstünde, terör! Yöre halkı, avantajlarını kullanıp İran ve Irak ile ticaret yapıyor. Kiminin akrabası, kiminin kankası, kiminin okul arkadaşı o ülkelerde çünkü. Dolayısıyla, ticaret yaparken zorlanmıyorlar. Da... gel gelelim terör endişesiyle getirilen birçok kısıtlamadan dolayı elleri kolları bağlı. Gümrük işlemleri için bir il'e, vergi işlemleri için ise başka bir il'e gitmek mecburiyetinde kalıyorlar. Kendi il ve ilçelerine yakın olan gümrük kapısı kapalı olduğu için başka bir il gümrük kıpısından giriş yapmaları gerekiyor. İç gümrükleme imkânından da faydalanamıyorlar!.. Bu insanların çektiği çileyi yüreğinde hissetmeyen yapamaz "Demokratik Açılım"ı!.. "Demokratik Açılım" öyle kolay bir şey değil. Öfkeler var... Husumet var... Yanlış anlaşılmalar ve yanlış anlamalar var... Var oğlu var!... Asker farklı bakıyor. DTP daha farklı... Vatandaşın durumu yürekler acısı. İki değirmen taşı arasına sıkışmış kalmış buğday tanesinden pek farkı yok!.. Şayet AK Parti ve DTP bu meseleyi çözme hususunda samimi iseler, sabırlı olmak zorundalar bir kere. İlk şart bu. Ayrıca, her iki tarafın kanaat önderlerine çok görev düşüyor. Ön yargılar nedeniyle birikmiş öfke ve husumeti dindirmek için çaba sarf etmeleri gerekiyor bir kere. Ateşi söndürmeleri; en azından hararetini azaltmalılar. Konuşup uzlaştıktan sonra çıkmalılar halkın önüne. Bunlar yapılırsa işte o zaman "Demokratik Açılım" gerçekleşmiş olur. Akşamdan sabaha olacak iş değil yani! Hele, "Ben alacağım oya bakarım" demekle hiç değil!..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.