Eğer, bu sorunun cevabını biraz daha bulamasaydım var ya kesin kafayı yiyecektim!.. Soru şu: Türkiye'deki bu aşırı zengin düşmanlığı neden? Dikkat edin, servet demiyorum; zengin!.. Şayet servet olsaydı, ahali komünist olmuş, der geçerdim. Öyle değil ki. Ne servet düşmanı var bu ülkede, ne de komünist. Zenginler toplumdan kopuk yaşasalar; hadi diyeceğim ki, aha bu. O da değil. Kiminin vakfı var, kiminin okulu. Kimi öğrenci okutuyor, kimi fakir fukaraya yardım ediyor. Fakat, buna rağmen herkes zengin düşmanı. Sağcı, solcu ve hatta liberal hiç fark etmiyor; hepsi düşman. Hem de ne düşman!.. Esas düşmanlık; devlet kaynaklarının yanlış yönetilmesinden kaynaklanıyor. 'Buldum' dediğim bu. Halk zengine değil, oluş şekline düşman. Yerden göğe kadar haklı da. Bu ülke, özel sektörü güçlendirmek için taa 1950'lerde yola çıkmış. Dolayısıyla devletten alıp özel sektöre vermiş. Mecburdu da. Çünkü, halkın elinde avcunda bir şey olmadığı gibi o günlerde özel teşebbüsün esamisi bile okunmuyordu. Alın teri varsa bile o sonra gelir. Genelde servet transferi! Hadi, şartlara bakıp o da normal diyelim. Başka çare vardı da yapılmadı mı? Ekonominin bir numaralı problemi kaynak tahsisidir. Devlet parasıyla bir iş yapılırken; önce o işin meydana getireceği katma değer, verimlilik ve sürdürülebilir büyüme gibi verilere bakılır aslında. Maalesef Türkiye'de olmamış bu. Kantarın topuzu kaçmış. Verimlilik yerine ahbap-çavuş ilişkisi... Kalite yerine eş-dost yakınlığı... Katma değer yerine löpçülük çöreklenmiş!.. Zurnanın zırt dediği yer burası işte. Dağıtmak tamam da har vurup harman savurmak niye? Devlet kaynaklarını siyasi iktidarın inisiyatifine bırakan sistem, iktidarların kendi zenginini çıkarma hırsını kamçılamış. Kamçılamasın da ne yapsın? Hesap soran yok, denetleyen yok... Ufuksuzluk da buna eklenince; bugünkü hilkat garibesi çıkmış ortaya. Hazine'nin altına hortum döşenmiş resmen. Halk kör değil tabii, aptal da. Kendisi aç sefil; hortumcu köşe!.. Biri kalkıp, 'Kral çıplak' diyecek olduysa; ağzına bir karış bal sürüp susturmuşlar onu. Bereket versin ahali başka ülkelerde elin oğlunun ne yaptığını bilmiyordu. Hâlâ da bilmiyor ya. Şayet bilseydi halk ayaklanırdı bu memlekette. Elin gâvuru kurduğu kooperatifle endüstri zengini olmuş. Bizde ise başkandan aşağı inmemiş bu zenginlik!.. Orada halka açık şirketler tasarruf sahibini ihya etmiş, bizde ise vatandaş söğüşlenmiş. Kaynak transferindeki bu kayırmacılık toplumun ahlakını bozdu. Manevi değerlerini aşındırdı. İnsanlar, özgüvenlerini yitirdi. AK Parti İktidarı, bu vurguna son vereceğini iddia ediyor. Parayı korumakla olmaz bu iş. Sistemi çalıştırması, hukuki altyapıyı kurup kurumsal yönetim şirketlerini güçlendirmesi lazım. Yapabilir mi? Bilmem!.. MI ACABA?!. Günlük enerjisinin yarısını ekmekten alan Türk insanı, vitamin alamıyormuş... Onlar da pasta yesin kardeşim! *** Bill Gates şövalye olmuş... Bilgi çağı şövalyesi böyle oluyor demek ki! *** Göz altındaki torbaları aldıran Berlusconi, bir aydır ortadan kayıpmış... Bizimki bir gün kaybolsa yenisini seçeriz! *** Baykal, mahalli seçimlerde solla beraber sağdan da ittifak istemiş... Lider çaresizliği bu, demek ki!