Türkiye'deki zenginlere hele bir bakın. Hemen hepsi gayrimenkul zengini. Bihakkın sanayicilik yapıp da zengin olmamışlar yani. Aslında, şaşılacak bir durum yok bunda. Sistem öyle. İktidara yakın ol, yeter. Gerisi, kendiliğinden geliyor. Kamuya ait arsayı kap ve dön köşeyi! Hele bir de o arsaya imar izni almışsan, yaşadın! Nasıl oluyor da oluyor bu iş? Anlatayım. Türkiye'deki toprakların yüzde 50'si kamuya ait. Bugün için söylüyorum bunu. 40-50 sene önce daha da fazlaydı bu pay. İktidarlar gıdım gıdım dağıttı bu toprakları. Kime dağıttı. Eşe dosta tabii. Eş dost kim? İktidara yakın olanlar!.. Oy vermiş. Başkalarının oy vermesini sağlamış. Seçimde arabalarını partinin emrine tahsis etmiş. Miş. Miş. Miş. Bir şekilde yaklaşmış yani, iktidara o kişi. Ondan sonrası malum; bal tutanın parmağını yalama durumu. Al gülüm ver, gülüm! Toprağın el değiştirmesinin bir yolu yordamı olmalı değil mi? Verdim, demekle olmaz bu iş. O ancak monarşi rejimlerinde mümkün. Türkiye'de cumhuriyet rejimi geçerli. Kanuna uygun yapacaksın ne yapacaksan!.. O da şöyle olmuş: Belediyelerle. Belediyeler minarenin kılıfını hazırlayan kurumlar olmuş hep! Belediye, normalde şehir planlaması yapan... Kamunun hakkını kamuya, özelin hakkını özele veren... yeşil alan, park ve okul gibi sosyal alanları tanzim eden... hastane gibi sağlık tesislerinin yerini belirleyen kurumlar değil mi? Değil. Kazın ayağı hiç öyle değil! Türkiye'de değil en azından. Öyle bir fonksiyon ifa etmemiş çünkü. Onu da anlatayım... Kamuya ait bir yer var. Gün gelip okul yapılacak oraya. Ya da hastane. Pişşik!.. Siz öyle sanın. Uyanığın biri gelip belediyede işi pişirmiş ve bir de bakmışsınız ki orası fabrika yeri veya konut alanı oluvermiş!.. Hukuk ne güne duruyor dediğinizi duyar gibiyim. Kafanızı hiç yormayın. İçinden çıkamazsınız!.. Kanun, imar affı çıkarmada kullanılan bir enstrüman sadece. Gerisi laf-ı güzaf!.. Bunları söyledim, diye bu işe kızdığımı düşünmeyin sakın. Kızmıyorum!.. Sadece, devlet malının deniz olmaktan çıkmasını istiyorum. İstiyorum çünkü, siyasi iktidarlar bu ahbap-çavuş ilişkisi bitmeden işe güce bakmayacaklar. Bir an önce bitsin de, devleti yönetenler, "Vatandaşa yol yapayım" diye düşünsün artık.. Yoksa, devletin yolunu konut alanı ilan etmekten vazgeçmeyecekler bir türlü. Her şey belediyelerin kontrolü altında; işine geldi mi öyle yapıyor, gelmedi mi böyle. Yersen! Partilerin neden belediye seçimlerine bu kadar önem verdiklerini bilmem anlatabildim mi? Siyasi partilerden birine "Sana 15 bakanlık vereyim ama belediyen olmasın" deyin; kabul etmez. Hiçbiri etmez!.. "Bakanlıklar benim olsun, belediyeler senin" deyin hele bir de. Hepsi güle oynaya "Okey" der. Rant orada çünkü. Artık bitsin bu iş. Bitsin de şu memlekete kalite ve standart gelsin. Verimlilik gelsin. Hukuk gelsin. Demokrasi gelsin! Kamuda gayrimenkul olduğu müddetçe bunların hiçbirisi gelmeyecek çünkü.