Zeytinle unutulan sağlık

A -
A +

Dünya zeytin ağaç varlığının yüzde 98'i Akdeniz'e kıyı olan ülkelerde bulunuyor. Bir Akdeniz ülkesi olan Türkiye de haliyle zeytin üreticisi bir ülke ve yaklaşık 400 bin Türk ailesi geçimini zeytincilikten temin ediyor. Gelgelelim, koskoca ülkede kişi başına yıllık zeytinyağı tüketimi bir kilogramı ancak buluyor. Halbuki, Suriye'de bu rakam12 kilogram. Yunanistan'da ise 21. Hadi, yemiyor içmiyor da ihraç ediyoruz, desen. O da değil. Hepsi hepsi 250 milyon dolar. Daha düne kadar bu işten haberi bile olmayan Suriye, Mısır, Arjantin ve hatta Şili bile bizi sollamış vaziyette. Acı ama gerçek!. Türk zeytin üreticisi ağacın bir 'var yılı', bir de 'yok yılı' olduğunu düşünüp buna inanıyor. Diğer ülkeler ise yeni sulama sistemine geçip farklı toplama teknikleri geliştirdikleri için onlar her sene 'var yılı' yaşıyor. Bu, zeytin üretimindeki tek yanlış olsa gene iyi. Saymakla bitmeyecek kadar hata var ve hiçbirinin üzerine gidilmiyor. Dolayısıyla da onca kişinin çalışıp çabalaması bir işe yaramıyor tabii ve koca ülke kişi başına bir kilogram zeytinyağı tüketip yatmaktan öte bir şey yapamıyor!.. Zeytin ve zeytinyağı Türk toplumu tarafından asırlarca tüketilmesine ve bu ürünün anayurdu Anadolu olmasına rağmen; bugün Türkiye'de yaşayan yeni nesil zeytinyağını tanımıyor ve haliyle yemiyor da!.. Yemiyor çünkü, katı yağlar ve diğer yağ çeşitleri piyasayı adeta istila etmiş. 1950'li ve 60'lı yıllarda bazı profesörlerin gaza gelip zeytinyağı değil de margarin yemeleri için halka telkinde bulunmaları da önemli rol oynuyor tabii bu vebalde. Bugün birçok ülkede zeytinyağı ilaç niyetine satılıyor ama Türk toplumu çeşitli tevatürler ve bilgisizlik nedeniyle bu besleyici gıdayı alamıyor!.. En yaygın tevatürlerden biri de zeytinyağının kolesterolü yükselttiği ki bu, baştan aşağı yanlış bir kanaat aslında. Yükseltiyormuş ama 'iyi kolesterolü yükseltiyormuş ve faydası varmış bunun. Türkiye, bazı firmaların gayretiyle Almanya, Romanya, Bulgaristan ve Rusya başta olmak üzere 55 ülkeye zeytin ve zeytinyağı ihraç ediyor. Fakat, bu satışların daha ziyade o ülkede yaşayan Türkler'in yoğun olduğu bölgelerde gerçekleştiğini ve fiyatların çok düşük olduğunu bildiren Ege Zeytin ve Zeytinyağı İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Deniz Ataç, esas ihracatın dökme zeytinyağı ile gerçekleştiğini söyledi. Türkiye, ihraç ettiği zeytinyağının sadece yüzde 17'sini markalı ve ambalajlı satabiliyor. Yüzde 83'ünü ise dökme. Yani markasız satıyor. Dökme zeytinyağının çoğunu İtalyan firmaları tarafından satın aldığını ifade eden Ataç; acı gerçeğin altını şu ifadelerle çizdi: "İtalyanlar bizden 1'e aldıkları ürünü ambalajlayıp diğer ülkelere 2'ye satıyorlar. Dökme zeytinyağı satmak, kaynak transferinden başka bir şey değil." Türkiye'nin senede 1-1.5 milyar dolarlık zeytin ve zeytinyağı ihraç etme kapasitesine sahip olduğuna işaret eden Deniz Ataç, "Yeter ki biraz ilgi gösterilsin" dedi. O 'biraz ilgi' varya, Türkiye'nin esas çıkmazı o aslında. Bu ülkenin ne değerleri var ama hepsi ihmal yüzünden çarçur olup gidiyor. Türk sanayicisi her türlü modern teknolojiye sahip. Hele zeytinyağında, diğer ülkelerden hiç de geri değil. Ancak, Türkiye markasının olmaması, ülke imajının kifayetsiz kalması; Ataç'ın dediği gibi ancak kaynak transferine sebep oluyor. Bizim gibi aykırı insanları bozar bu! MI ACABA?!. * Rehber eşliğinde turlar düzenleniyormuş... Keşke işde de bir kılavuzumuz olsaydı! *** * AB Türkiye'den Kıbrıs Rum Kesimi ile GB anlaşmasının uygulanmasını istemiş... Emri olur! *** * Ağalı dizilere karşı metropol kadınları çıkmış İlla bir kadın parmağı olmalı değil mi? *** * Günde 30 dakika kişiyi forma sokmaya yetiyormuş... Bizim gibi aykırı insanları bozar bu!

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.