(Bizim siteyi takip edenler tahmin edebilirdi aslında, bu sene karne gününde nerede olacağımı...) ..... Hadi, gözlerinizi kapatın, arkanıza yaslanın da size bir masal anlatayım: Bir varmııış, bir yokmuş... Orda, bir köy varmış uzakta, taa dağların ardında... Gitmesek de, görmesek de, o köy bizim köyümüzmüş!.. Ama gördük bir kere! Çünkü, Osmaniyeli Kezban'ımız öğretmen olmuştu ve 2008 senesinde Dedeler Köyü'ne tayini çıkmıştı... Adapazarı'ndan Mudurnu'ya giden yoldaydık işte cuma sabahı. Art arda iki araba, Dokurcun'a varmadan sola saptık. Köyün tenha meydanından ve yağmur vurdukça altından sel suyu geçen köprüden ve ağaçların arasından döne kıvrıla okula giden traktör yolundan geçip okulun bahçesine vardık: Kırmızı bir bayrak altındaki kırmızı çatı altında sadece iki sınıf var ve bu köyün çocukları bu okulda sadece 3'e kadar okuyabiliyorlar. O güzel bakışlarla tanışmamız; iki kış önce, onların kitap raflarını doldurmaya çalışırken olmuştu. İşte bugün de onları yalnız bırakmayalım, yine el ele olalım istedik... * Bir minik el, senin elinden tutmuşsa; bir daha onu bırakmaya hakkın olmuyor! Para değil kastettiğim; insanın gönlünden bir küçük pencere açılıyor da sanki onun/onların her adım basacağı zemini süpürmek istiyorsun, ayağına bir şey batmasın, diye! Eminim ki bu duyguyu bilen/tanıyan çok kimse vardır... * Sonunda başarı belgelerini ve karnelerini aldı çocuklar. Bu arada bana da "karne" hazırlanmış okulda : ) Bu "Onur Belgesi"nin üzerinde ise şöyle yazıyor: "Sevgili abimiz Muammer Erkul, 2009-2010 Eğitim-Öğretim yılı II. Dönem karne törenimizde aramızda bulunarak bizi çok mutlu ettiniz..." İmza ve mühür... Arkasına da bütün çocuklar kendi elleriyle isimlerini yazmışlar... :) Hep birlikte kaldırıp karnelerimizi fotoğraflar da çektirdik. (Benim için kıymetlidir, karnemi/belgemi duvarıma asarım ilk fırsatta. Görüntü ve isimleri de sitemizde yayınlayacağım inşallah.)