Yürümek, ilerlemek, başarmak, kazanmak, kavuşmak isteyen hemen hemen hepimizin beklediği cevap; dün gece yarısından epey sonra geldi. Bizlerin, aşmakta zorlandığımız sıkıntılarımız bugünlerde başımızdaydı, ama bu mektup bana ve sana ve hepimize tam 4 asır önce Serhend'den yazılmıştı... Hayret ettim; bu kadar sade ve berrak ve kolayca anlaşılır... Öyle bir şablon ki; hangi konunun üstüne koyarsan uyacak gibi... Zaten bütün öğretmenler okullarda ve hocalar çeşitli alanlarda ve organizasyon kurucuları toplantı salonlarında tam da bunu anlatabilmek için kelime arıyor, ezberletebilmek için ter döküyor. "Yüksek mertebelere çıkmak, önce bakmakla, bundan sonra adımını atmakla olur, diyor o büyük insan "bana ve sana" yazdığı 295. mektubunda ve şöyle devam ediyor: Bakılan yere basınca, daha yukarıya bakılır. Sonra adım da oraya atılır. Bundan sonra, daha yükseğe bakılır. Böylece ilerlenir. Eğer, adım atılamayacak yere bakmamalıdır denilirse, bu da doğru olmaz. Çünkü adım atılacak yer bittikten sonra, daha yükseğe bakılmazsa, yüksek mertebelerden çoğuna varılamaz..." Yaşadığımız günlerde "hedef koymak", "başarıya ulaşmak" gibi konularda yayınlanmış ciltler dolusu kitaplar da zaten özetle bunu anlatmıyor mu? * Ayrıca bugün (13.06.2010 Pazar) yapılan bir etkinlikten bahsetmek istiyorum: İstanbul'un çeşitli okullarından getirilen öğrenciler Ali Sami Yen'de toplanacak. Sabah 09.00'da düdük çalacak ve bir stadyum dolusu öğrenci aynı anda kitap okumaya başlayacak. Bu toplu faaliyet; Guinness Rekorlar Kitabına girmek için bir rekor denemesi aslında. Fakat bu işin rekorlar kitabına yazılmasından önemli olan, elbette insanların kitap okumasına dikkat çekilmesi. Çünkü elli bin kişinin birer kitap okumuş olmasından önemli olan, bizlerin günde birer paragraf bile olsa, okumamız!.. Değil mi? ..... (*) Mektûbât Tercemesi (veya) Müjdeci Mektuplar, İmâm-ı Rabbânî, Hakikat Kitabevi