Ağzı çiçekli kuzular

Klasik olmuş bir yazımız vardı. Her Kurban Bayramı yaklaştığında: "Saksıda kurban kesilmez" der, sonra da çözüm tavsiye ederdik. Çünkü o zamanki dertlerimizden biri de buydu: Neredeyse her arsa ve boş alanda satılan kurbanlıklardan birini seçer, ite çeke bir kamyonete veya taksi bagajına yatırır, apartman bahçelerine getirir, sonra da (kendimizi kesmemeye çalışarak) hayvanın boğazını kesmeye çalışırdık!.. Bir küçük savaştan çıkmış cengâverler gibi hissederdik kendimizi. Fakat bayramın ardından da günlerce kolumuz bacağımız, kasımız eklemimiz ağrıyıp dururdu... Son on yılda neler değişmedi ki şu memlekette. Elinde kamerayla "Müslümanlar işte bu kadar vahşi" görüntüsü çekmeye çalışan mahlûkat bile günlerce dolaşmak zorunda kalıyor artık!.. Aslında onlara da çok şey borçluyuz, haklarını yemeyelim. Çözümü hızlandırıyorlar... * Yıllar önce, ağzı çiçekli bir kuzu fotoğrafı koymuştum Kurban Bayramı yazımın ortasına. Kriz öncesiydi hani, o zamanlar gazetemizin sayfaları boldu ve bize de yaklaşık yarım sayfalık alan düşüyordu. O tarihte ilkokula giden kuzular şimdi büyüdü... O zamanki kuzular bir namlunun iki ucunda şimdi... O zamanki kuzuların bir kısmı "gez" tarafında, bir kısmı da "göz" tarafında; arada ise bir küçük "arpacık" var! Dünya işte bir "arpacık" aslında ve acaba nedir bu yeşil toprağın üstünde, bu mavi göğün altında paylaşılamayan? Dün, üç kıtaya gölge düşüren bu şanlı bayrağı; bugün yine el birliğiyle yükseltmenin zamanıdır. Çare de, çözüm de, barış da, huzur da budur. * Hangi ana dağda kurşunlansın diye doğuruyor ki yavrusunu? Ve ey anneler, bütün kuzuların da ağzı çiçekli değil mi?.. Bu memleket yemyeşil, hem de bütün kuzulara yetecek kadar. Hadi, vazgeçin artık körler gibi tuzaklara yürümekten. Çünkü dağların çakalları ağzı çiçekli kuzularınızla besleniyor! ..... Başı kınalı koçlarınız ve ağzı çiçekli kuzularınızla birlikte, HEPİNİZE HAYIRLI BAYRAMLAR diliyorum.