Anlamaya hazır beklemek

A -
A +

İnsan; neyi, ne zaman, nasıl, nerede anladığını anlamıyor... Bunun gibi, ne zaman, nasıl, nerede; neyi anlayacağını ise bilemiyor!.. Anlatabildim mi? Bir şeyler anlaşılıyor mu?.. Bunu biliyordunuz, zaten ben de biliyordum bildiğinizi... Ama, sizin de, bunu biliyor olduğunuzun farkına varmanız için; şu an burada bunu duymanız/okumanız gerekiyordu belki de, kim bilir!.. Küçücük civata ve somunların yerli yerinde olması uçuruyor,,, daha doğrusu bütün ve bir arada, tek parça tutuyor havadaki uçakları, biliyor muydunuz?.. Anlıyor musunuz? Ve gözünüzü kırptığınızda mevcut olan gündüz, açtığınız an yerini geceye bırakmış olmuyor!.. Yani yürürken vücudunuzdan çıkan incecik terin buharıyla ıslanıyor elbiseniz ve yine böyle, aynen ıslandığı gibi yavaş yavaş kuruyor... Gerçekten anlıyor musunuz?.. İftar topu gibi "pat" diye olmuyor gece yarısı veya gece iken öğlen ortası... Odanın lambasını yaktığın gibi bir anda kurumuyor fanilan, veya kuru iken kuyuya düşmüş gibi bir anda ıslanmıyor... Bilmem kaçıncı doğum gününün bilmem kaçıncı saatinde bembeyaz olmuyor saçların ve bir makyaj masasında siyah kalemle oluşmuyor tenindeki kırışıklar... Alüvyon taşıyan nehirler; mümbit ve koskocaman delta ovalarını, kaçak gecekondular gibi bir gecede kondurmuyor sahillere!.. ..... Şimdi, hadi cevap ver bana: Deminden beri sordukça "anlıyorum" diye düşünüyorsun da; ne anlıyorsun, söyle bakalım? Saksıya düşmüş bir tohum gibisin... Şemsiyeler senin düşmanındır; yazık olmasın zamanına!.. İnsan; neyi, ne zaman, nasıl, nerede anladığını anlamıyor... Ve ne zaman, nasıl, nerede; "neyi" anlayacağını ise bilemiyor!.. Sormaya lüzum yok şimdi; söylediklerimi elbette herkes anladı zaten, anlıyor da... Her bitki, her çiçek, her ağaç aldı zaten topraktan, kendine lüzumlu/yetecek kadar/çeşit mineralini, alıyor da!.. Yani herkes, her zaman, bir şeyler anlıyor elbette, aksi mümkün değil... Ama sen yine de her zaman, anlamaya hazır bekle; ve bunu bana da hatırlat... Bazen rahmet yağıyor; Biz farkında olmadan!.. ....... Bu sütunda "tavsiye ediyorum" denecek kitap dikkatli seçilmeli. Yazar iyi yazar, eseri de iyi eser olmalı, değil mi?.. Bildim bileli yazan ve rastladığım her satırını da okumaktan büyük keyif aldığım bir yazar tanıyorum. Türkiye gazetesinin yazarıdır. Hiçbir sayfasında sıkılmadığım bir kitabını okudum dün gece. 112 sayfalık eserde sadece üç dört hikâyesini hatırlar gibi oldum... Bu kitap "moda" değil, biliyorum. Yazarı da öyle dizi jönü filan değil; ama, kitap iyi... Fakat yine de, okumayacak olanların almasını asla istemem... FAİLİ MEÇHUL SPOR ÖYKÜLERİ/Sadık Söztutan Mohikan yayınlamış (0212)432 77 94 mohikantanitim@mynet.com'dan sipariş edilebilir.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.