Bu erken saatte hepsi işinde gücünde olmalı ki; salonda benden başka erkek yoktu... Hanımlar ise sanki daha film başlamadan ağlamaya hazır gelmiş... Yani boşuna değil, kime söylesem bu filme gittiğimi; aynı şeyi sorup duruyor bana: "Ağladın mı, ağladın mı?.." Salondaki kadınlara ayıp olmayacağını bilsem, katıla katıla ağlardım... Ama kendimi tuttum. Tutamadığım; gözpınarlarımdan sızan yaşlardı... * Film seyrederken, film seyrettiğimi hisseder veya kurguyla ilgili kritikler başlarsa zihnimde, kopar hatta çıkar giderim bazen salondan, bu filmde ara sıra hissettim bunu, ama gidemedim... Türk insanına çekilmiş film, besbelli... Yoksa, bizden başka kim; "darbe oldu" lafından bir şey anlayabilir ki?.. * Deprem oldu. Bütün okulları yıkıldı; hem de çocukların üstüne!.. "Bir nesil yok oldu" dedi yetkililer. Sizler de ağladınız ya Pakistan'da kayıp olan nesle... Beni ağlatan işte buydu, böyle bir şeydi... Çünkü o yıllar, bu ülkenin (bir değil) birkaç neslini ziyan ettiği yıllardı... Abilerin çoğu ve ablaların bir kısmı; mevcut düzene baş kaldırma heyecanı içindeydi. Diğer kısmıysa elden gitmek üzere olan ülkeyi diğerlerinin elinden kurtarma telaşında... Bizler şaşkınlık ve korku içindeydik. Gözlüyorduk... İdam edilen Deniz Gezmiş ve silahlı arkadaşları, bir çizgi roman kahramanı (gibi) idi çoğumuzun gözünde. Onlara hayran olanlardan bir kısmı isimlerini koymuştu kendi çocuklarına... * Şimdiki liseliler ne kadar anlar bu filmi bilemem... Hotdog artı çizburgerle buzlu kola, üstüne sıcak çikolata ve kapiçino söyleyen delikanlı veya genç kız ne kadar anlar; ...bir gazete bulunca koynuna saklayan, bir ekmek bulunca yarısını arkadaşına kıran, ancak iki tırnak ucuyla tutulabilen tek dal Birinci sigarasını üç beş kişi birlikte içenlerin halini?.. Fikir kitabı okumaktan henüz patlamamış kafalara kurşun sıkıldığı veya çivi çakıldığı dönemi nasıl kavrar; diken diken jölelenmiş saçlarıyla hava atanlar?.. * Bir kısım abiler, bu milleti kendi devletinden kurtarmaya çalıştılar... Bazısı, devlet dururken devlet adına; silaha sarıldılar... Bir kısmı ise askerdi, polisti, devletin memuruydular... ...hepsi ziyan oldular!.. Bu, az buz değil, büyük ziyanlıktı; Allah göstermesin bir daha, düşmana bile... * Çoğu genç insan insani-duygusal açıdan bakacak ve "anlamadan ağlayacak" bu filmde anlatılanlara, ama olsun... Ağlasın. Ve filmden çıkınca soranlara; "Evet, ağladım, desin... Çünkü bu ülkede bir gençlik işinden, okulundan, istikbalinden edilmiş, canından edilmiş ona ağladım... Öyle bir girdap içine sokulmuş ki insanlar; çoğu, bu filmdeki kahraman kadar bile şanslı olamamış, buna ağladım", desin... Ağlatıyor olması bir ölçü değil tabii ki bir film için. Önemli olan; insanların elindeki ölçülerin doğru, terazilerin hassas olması! ..... NOT: Filmi göresiniz, diye yazmadım bu yazıyı. Görenlerden, yaşı bizden daha genç olanların bakış açısını biraz genişletmek için yazdım... Bilen bilir; o dönem gençliği için "sıradan bir hikâye" idi bu. Sadece bunu bile fısıldasam yeter bazı kulaklara... Masum bir moda sanarak Che tişörtüyle dolaşan delikanlılar arasında sanırım bunu bilmeyenler çok vardır!