(Dünden devam... Eğer başını okumadıysanız, bulup okuyun bence...) nladın mı, diye sordu dedem. Arıların seninle hiç bir derdi yoktu. Onlar başka bir şeyin, yani "günahının" peşindeydiler!.. Anlamış mıydım, bilmiyorum. -Gel bak, sana ne göstereceğim, dedi sonra... Bahçedeki kerpiç eve girdik. Küçük ve loş odanın küçük penceresinde, üstüne çiçekler işlenmiş bir beyaz perde (o perde hâlâ duruyor) vardı. Duvarlara bembeyaz kireç sürülmüştü. Sergendeki (duvardaki tahta raf) gaz lambasını indirip yere koydu dedem. Sonra bir kutunun içini karıştırmaya başladı... -Bu ne, diye sordu bana. Baktım ki kutudan uzun, beyaz, temiz, yeni bir fitil almış. Söyledim... Yere oturmuştuk. Yukarıdan indirdiği lambayı da yakıp yere koymuştu. Bir tane de içerdeki odadan getirmişti; yepyeni bir lambaydı bu, fitili bile yoktu içinde... * Yeni lambanın önce şişesini, sonra da makinesini çıkardı dedem. Temiz, kuru ve beyaz fitili alttan sürüp çarkı çevirince ucu yukardan çıktı fitilin... -Oldu mu? Dedi... -Oldu, dedim. -Yanar mı? Dedi... -Yanar, dedim. -Yanmaaaz, dedi!.. ..... Öyle demesine şaşırmıştım. Bana bakarak tebessüm etti o zaman, ve: -Hadi, deneyelim bakalım, dedi... Kibriti yakıp değdirdik, ama gerçekten tutuşmadı fitil. Gene denedik gene yanmadı... -Biliyor musun niye yanmadığını, dedi... Düşündüm o zaman. Bir ona baktım, bir eski lambaya. Biri yanıyordu biri yanmıyordu, halbuki ikisi de birbirinin aynıydı. O an gördüm göreceğimi, ve; -Çünkü gazı yok, dedim. Onun için yanmaz... Başını salladı ve: -Günahı olmayan yanmaz, dedi... ..... Öyle bir sesle söylemişti ki, gene ağlayacak sandım... Şu pamuk kalpli dedemden neden herkes çekinirdi ki?.. Onun ağladığını benden başka gören olmaz, hatta bunun olabileceğine bile kimse ihtimal vermezdi... * -Fitile bir damla gaz koysak yanar, eğer yakılırsa... Eğer fitil gaza değerse, onu emerek başındaki ateşe doğru çeker şu fitil. Ve yanar, gazı tükeninceye kadar!.. İnsan, yanar mı? Yanar!.. Yanmaz mı? Yanmaz!.. Yanıcı olan insan değildir oğlum; günahlardır!.. İnsanı yakan, günahlarıdır; fitilde yanan gaz gibi!.. ..... Ve insan, günahını kendi toplar da peşi sıra götürür hesap gününe. Senin az evvel damdan kendine bulayıp da getirdiğin gibi... İyi düşün, arılar seni mi kovalıyordu, yoksa kendine bulaştırdıklarını mı?.. Ama tövbe ettin, bir daha yapmamaya karar verdin, yıkanıp temizlendin; gitti günahlar, gitti arılar... Öyle değil mi?.. * Lambayla uğraşırken unutmuştum onları. O sırada elim yeniden, arıların soktuğu yerlere dokunuyor ve her dokunduğum yer "cozz" ediyor, yanıyordu!..