Sahilde avlananları her gün gördüğüm halde; ilk olta takımım, bu yaz Balıkesir'de oldu. Baktım ki, kamyonet kasasında öylece, açıkta bir olta takımı. Unuttu sanıp; "biri alıp gidecek" diye uyardım yeğenimi. "Onu alacak birini bulamıyorum", dedi. Yani ha Galata Köprüsü'nde pulluk, ha Balıkesir'de olta takımı! Buğday tarlasına çapari atacak değil ya adamlar, istemiyorlar haliyle... Sonra birden; "Sen alsana şunu, dedi! Dönünce kullanırsın..." Böylece olta takımı "vasıta" değiştirdi... * Mahallenin bütün çocukları; olta yapıp karnını doyuracak kadar balık tutmaya yetecek bilgi ve tecrübeye sahiptik. Canlı martılardan tüy koparıp, teleğindeki beyaz tüyleri iğneye takmayı bile becerirdik, zor iştir! Olta kurşunu havada çevrilerek denize nasıl savurulur, rüzgârda bile misina nasıl toplanır, bilirdik. Bunlar zor işlerdir, izleri hâlâ parmaklarımda! Uzun lafın kısası; makaralı takımlar çıktığında bizler de artık bir iş tutacak yaşlara gelmiş ve günlerimizi artık sahile uzatamaz olmuştuk... * Önceki gün; Çubuklu iskelesinin kıyısındaki tezgâhında iğne, kurşun satıp olta bağlayan adamcağızın yanına varıp; "Şunu bir adam edelim, dedim. Uzun zamandır arabadaydı da!" Bi ayar çekip; "saat gibi çalışıyor bu" dedi. Misinanın dolaşığını kesip fırdöndüyü bağladı. Ona da kurşunlu kösteğin mandalını taktı. En uçtaki sinek iğnesiyle sıyırtmam tamam oldu... Sahilden olta sallayanların arasındayım. Yan gözle diğerlerini dikizliyorum ama kabiliyetimden zerre şüphem yok; ama ah ki tecrübe, el oltalarımızın zamanı geçti!.. * Yarım saate kalmadan; kafa göz yarmadan ve oltayı kendime takmadan, kurşunu denize kondurmayı öğrendim. Acemiliği atlattım. Skor tabelasındaki son durum: Balıklar sıfır, ben sıfır. Berabere kaldık yani! Aslında süre yetmedi. Hakem hatalarıysa her zamanki gibi; uzatmalar bile oynanmadı! Balıklar ise; "Deplasmandasın. Ne biz seni görmüş olalım, ne sen olta atmış ol" dediler!.. "Yahu yok mu bir tane kör, topalınız? Dovn sendromlu mutlu bir yavru bile yutsa şu oltayı, razıyım" dedim. Onlarsa şöyle bitirdiler sözü: "Saatten haberin yok galiba; iftara iki saat var. Kurtlar kuşlar bile oruçluyken hiç balıklar oruç tutmaz mı?.."