Beşik kertmesi

A -
A +

Yaratılmış olanlar (veya bir şekilde varolduğu varsayılanlar) arasında, insan; zekâ sahasında da, gerizekalılık konusunda da tam anlamıyla zirvededir!.. Zekâ; bir ölümlünün "öleceğini bilip buna göre hareket etmesi" ise, gerizekalılık; öldüğü âna kadar "hiç ölmeyeceğine inanmaktan" başka ne olabilir?.. ..... Yaratılmışların (veya bir şekilde varolduğu vehmedilenlerin) arasında, insanın haricindeki herşey için hiiç önemli değildir bir gün ölüverecekleri!.. Ama onlar için zekî olmak da, gerizekalı olmak da önemli değildir zaten!.. § Halbuki seni sarıp sarmalayacak tek gerçek; Beşiğindeki kertiktir... Doğduğun an çentilmiştir oraya!.. 'Kader'dir adı!.. § Hayvanlar, ne işe yaradığını nerden bilsin; insanlar bilir ancak "dürbün"ün önemini... İnsanlar, "bilir"... Zekâları ve gerizekâlılıkları ölçüsünde insanlar bilir; tam karşılarından "ölüm" ismindeki gerçeğin hızla kendilerine yaklaştığını... ..... Hayvanlar ne ölümü görüür, ne dürbünü... Ama "insanlar" biliiir,,, bilir ölümü... Ve insanların çoğu "dürbünle" bakar ölüme... Ve malûm, dürbünün iki tarafı vardır; biribirinin zıddı olan iki tarafı!.. İnsanların bazısı, dürbünün şu tarafından bakıp, ölümü "burunlarının ucunda" görür ve ona göre hareket ederler... Bazı insanlar ise dürbünün diğer tarafıyla bakarlar ve burunlarının ucunda bile olsa, ölümün "kendilerine yetişemeyecek kadar uzakta" olduğunu sanırlar!.. § Velhasıl; Yaratılmış olan (veya başka bir şekilde var oldukları vehmedilen) canlılar ikiye ayrılırlar. Birinci kısmı; ölümün gerçek olduğunu, ve bir gün "kendilerinin de öleceğini" bilebilme kaabiliyetindeki, insanlardır... İkinci kısmıysa; insan olmayanlar!.. Ölümün bir hakîkat olduğunu anlamayanları ayırdığımızda, geriye kalanlar (yani insanlar) da ikiye ayrılırlar: Birinci kısmı, ölüme ellerindeki dürbünle bakanlar... İkinci kısmıysa; dürbünün tersiyle baktıkları için, ölümü çook uzaklarda sanan insanlar!.. ..... Halbuki, ben bilirim; Doğduğum an kıyılmıştır nikahım!.. Beşiğim çentilmiştir!.. Ve "nikâhlım" gelmektedir peşimden; ben her nerede olsam!.. § Kim ne derse desin, şu dünyaya gelmiş olanları hep ölüm ayırır; Ölmüş olanlar ve henüz ölmemiş olanlar... Ölümü bilenler ve ölümü bilmeyenler... Ölümü anlamaya çalışanlar ve anlamak istemeyenler... Bir kişi bile yoktur halbuki, doğduğu an beşiği kertilmemiş!.. Var mıdır?.. Halbuki her yenidoğan, kendi ölümüne ağlar; "bu dünyaya" doğarken!.. Ve biz, ona "ölümü unutturmak için" elimizden geleni yaparız!.. Değil mi?. ..... (Not: Ve, nedense ben, bugün, sanki "dedem" gibi konuştum, değil mi?..)

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.