Bin yılın komedisi

A -
A +

Sokaktaki adam öyle ince espriler yapar ve öyle "cuk" oturtur ki nükteyi yerine, şaşar kalırsınız. Dersiniz ki içinizden; "Ben bu konuda aylarca yazı yazsam, böyle çivi gibi çakamazdım kendi tespitimi en görünen duvara..." ..... Soruyorsun adama; "Dinledin mi Başbakanın açıklamasını?.." Diyor ki: "Hangisinin?.." § Anlamıyor ve "açıklanan konulardan hangisini" duyup duymadığının sorulduğunu sandığını zannediyorsun... Ve izah etmeye çalışıyorsun; "Bugünlerde tartışılan tek konu..." Lafı ağzından alıyor ve düzeltiyor: "Ben, gündemin dünkü konusunu da, bugünkü konusunu da, yarınki muhtemel konusunu da biliyorum... Ben iyi takipçiyim ve hiçbir açıklamayı da atlamam. Sana sorduğum; "açıklananlardan hangisini" soruyor olduğun değil; konuyu "açıklayanlardan hangi başbakanın" izahını öğrenmeyi tercih ettiğin idi!.. ..... Şimdi, bunun adı ne?.. Tespit mi, hakaret mi, yoksa daha da kötüsü; vakıa mı?.. Bilen beri gelsin § O sırada biri geliyor, çay ocağında soruyor: -Başbakan gelmiş mi? -Hangisi? -Amerika'ya giden... -Ha, evet... O, gece yarısı geldi... ..... Başka birisi geliyor, durakta rastladığı arkadaşına soruyor: -Başbakan kalkmış mı?.. -Hangisi? -Merdivene oturan... -Evet evet, kalkmış. Hem de kimsenin elini tutmadan... ..... Bir başkası geliyor, bu defa bana soruyor: -Başbakan dönmüş mü? Alıştığım üzre ben de aynı soruyu soruyorum: -Hangisi?.. İlginç olanı; o da sakin sakin, sanki normal bir soru sormuşum gibi cevaplamaya başlıyor: -Hani şu, gizliden gizliye seçim turlarına başlayan var ya, hani dün de bir tören için... § Bunlardan anlıyorum ki, sokaktaki adam tehlikelidir... Anlıyorum ki; sokaktaki adam (Allah korusun, eğer sıkıyönetim gibi bir durum söz konusu olsa) insanın başını belaya sokar... Ama gene de yazmadan edemiyorum; sokakta duyduğum ve konuştuğum adamların kimler olduğunu ve hatta isimlerinin bile ne olduğunu bilemesem de... § Yakın zamanda bu konu açılınca, orda bulunanlardan biri (ilkokul öğretmeniymiş) diyor ki; "Bakın ne oldu, size bir hatıramı anlatayım; Karneleri dağıtacağımız hafta, nasılsa dersleri bitirdik diye, şöyle müfredat dışı bir genel kültür yoklaması yapayım demiştim... Maksadım çocukların dikkat ve ilgilerini öğrenmekti. Sorduğum sorulardan biri şuydu: "Başbakanımızın adını yazın." Yazdılar!.. Sınıftaki öğrencilerimin hiç birinin yazdığı bir diğerinin yazdığını tutmuyordu; tam altı ayrı isim etrafında toplanmıştı çocuklar ve her ismi yazan kişi sayısı da neredeyse eşitti!.. Sizlerle... Sizlerle... Sizlerle... O zaman ortaokuldaydım, senden bahsettiğimde, boş bakışlar vardı önümde! Şimdi "Hıı" diyorlar, neydi o yazarın adı. Birkaç yazısını versene... Kazanmak için 7 sene beklemesinler, di mi?.. / Z. § İki mahkum demir parmaklıklardan bakar, biri yerdeki çamuru görür, diğeri gökteki yıldızları... / G. § İst.'da okumayı çok istiyorum, ailem olmaz diyor ya... Asi olmak elbette bana yakışmaz. İdeallerimden vazgeçmek de istemiyorum. Galiba en iyisi, yine dediğin gibi; ailemi kırmadan-yıkmadan kendi ideallerimi yeniden düzenlemeye çalışmak... / M. § Seni bin yıldır seviyor ve bin yıldır özlüyorum. İşin kötüsü mü desem, iyisi mi; bin yıl gibi her ânım... Hadi gell! Ama gelmee! Bir anımı bin yıl yaşamak istiyorum! / S. Y. § Ve o zaman farkedeceksin ki; seni gerçekten seven yanından hiç ayrılmayanmış. Bir ömrü sana adayanmış... Ve şükredeceksin Yaradan'a, onu sana bağışladığı için... / Y. S. § Bugün (25.6) benim doğum günüm, iyi ki doooğdum abicim. Biliyor musunuz, hayatımın en güzel hediyesi sizle tanışmaktı. Sevilmektesiniz. / S. M.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.