Derde sahip aramak!

A -
A +

Masada renk renk şekerlemeler, her boyda bisküvi, gofret çeşitleri. Antep fıstığı, kavrulmuş fındık, leblebi kâseleriyle patates ve mısır cipsleri, kola, gazoz şişeleri... Yine aynı masanın üzerinde çorba, pilav, sebzeli ve etli yemek, mevsim salata, ayran ve komposto... Kendi haline bıraktığınızda, kaç çocuk önce çorba kâsesine tarhana doldurur; sonra tabağına sebze yemeği ile salata alır; ardından pilavının kenarına kuru fasulye koyup tuzlu ayran ile birlikte ağır ağır yer?.. Neredeyse hiçbiri, değil mi? Masaya yaklaştığında ağzına atacağı bir cips veya fıstık her şeyi bozar ve çocuk kendisi için hazırlanmış o cânım yemekleri yememiş olur... * Bu durumda peki siz, yemeği yapan kişi; yarın ve sonraki günlerde tutumunuz nasıl olurdu? Çocuğu gözlemlemiş olarak; "şunları yedi, öyleyse sofraya aynılarından koyayım" mı dersiniz? Yoksa "Şu yemekler ona çok lazım. Önce bunları yemesini sağlayayım ki diğerlerini zaten sonra atıştırır" diye mi düşünürsünüz? * Anlatılanlar neye benziyor, biliyor musunuz? Aynen de; yazılan romanlara, basılan kitaplara, çekilen filmlere, hazırlanan televizyon programlarına benziyor! Yıllar boyunca bazı kimseler (masumane veya kasten) hep buna bakmış/bakmakta. Kafalarındaki tek düşünce: İnsanlar hangisini yiyor?.. Sadece "ne yazarsak, ne basarsak satın alınır" diye neşrediliyor kitaplar, maalesef... Sadece "ne gösterirsek izlenir" diye çekiliyor diziler, maalesef... Sadece "ne konuşursak ses getirir" diye hazırlanıyor televizyon programları. Maalesef... Peki hiç kimsenin hiçbir derdi, tasası, endişesi, düşüncesi olmamalı mı; toplumun önüne serilen bu "sofra"lardan kimin nasıl beslenebileceği hakkında? Elbette olmalı, elbette olmalı, elbette!..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.