HIV virüsü vakalarına önce Maymun Gribi, sonra AIDS dediler. Hastalığın haber ve yankıları öyle bir tsunami dalgası halinde vurdu ki memleketimize; insanlar tir tir titremeye, rezil halde AIDS'ten ölürüm korkusuyla intihar etmeye başladı. Hatta bazı yayın organları özel dergiler basarak; kıyametin en büyük alametlerinden "dabbetül arz"ın işte bu olduğunu, ilan ettiler! Ünlü bir sapık, erkek, Amerikan oyuncuyu da bu hastalık bitirince; basınımız, en azından o dönemde benzeri ters ilişkileri reklam etmekten vazgeçti! Ülkemizde ilk AIDS teşhisi 1985'te konmuştu. 2009 başına kadar geçen 24 sene boyunca 3.300 HIV'liye rastlandı ve bunlardan sadece 696'sı AIDS vakası idi... Ardından Rus gribi, Çin gribi, Hong Kong gribi, Sidney gribi çıktı... Çok umursamadık, annelerimiz nanelimon kaynattı, ıhlamur içirdi, başımızı okşayıp dua etti, iyileştik... Şovu büyütmeye karar verdiler: "Şarbon" dediler, "Şap" dediler, binlerce hayvanı yaktılar gâvuristanda. Köylülerimiz şaşırdı; "e bildik bileli bunlar olurdu hayvanların ayaklarında, ne ki!" dediler. Sonra da: "Kim bilir hangi hinlik uğruna, hangi foyalarını gizlemek için telef ettiler bunca hayvanı" diye mırıldandılar. Ardından kimselerin duymadığı "Deli dana" çıktı. Haberler değişikti bu defa: "Şimdi yersin, bir şey olmaz sanırsın, ama eğer yediğin kırmızı ette hastalık varsa yirmi seneye kadar seni öldürebilir" dediler... Bu lafı çocuk dese çakarsın ağzına oturtursun, ama söyleyenler koca koca dünya sağlık kuruluşları, memleketin bakanlıkları. Bu arada bir de "İngiltere'de 150 insanın ölüm sebebinin deli dana olduğu" haberini duyurdular... İnsanlar doluya koydular almadı, boşa koydular dolmadı; "eh, yemeyelim bari" dediler, yutkunup önlerine baktılar. Hatta o sene büyükbaş hayvanlara hiç rağbet olmadığından, kurbanda kesmek için koç değil, koyun hatta keçi bile bulunamadı!.. Memleketimizde büyükbaş hayvan işi yapanlarınsa âhını kimse umursamadı! Konuya perşembe günü devam edeceğiz...