Dua etmek, garsona "bir çay daha getir" diye seslenmekten farklı olacak! Dua etmek; kendi kızından su istemekten, kendi elemanından iş beklemekten farklı olacak! Dua ederken kalbini dinle... Dua ederken, en az; bir sokak iti seni köşeye sıkıştırdığı zamanki kadar korkulu musun? Dua ederken, en az; kafesteki kuşunu kaçırdığın zamanki kadar hüzünlü müsün? Dua ederken, en az; bir sal üstünde okyanusta sürüklenen kazazedenin, suda yeşil yapraklı bir dal parçası gördüğü zamanki hali kadar ümitli misin? * Dua etmek; her şeyin sahibi olandan, hiç bir şeyin sahibi olmayan fukaranın bir şeyler istemesi gibidir! Farkında mıyız; her nefesi Yaradan'dan "borç" alıp, başkasına veriyoruz! Ve her kalp atışını ve her ışığı, her kokuyu, her tadı, her duyguyu, her ânı... Halbuki... Belki de sadece dua etmesi için verilmiştir insana nefesi. Peki, kaç nefestir bir ömür? Peki, ömrümüzün içinde kaybolmuş olan; "sahibi için harcanmış soluklarımız" acaba kaç tanedir? * Âdet-i ilâhî demek, "İlâh" olanın; vermekteki, yapmaktaki, yaratmaktaki tercih şekli demektir... O yüceler yücesi, dilerse denizde de ekin bitirir. Ama sen, başak toplamak istiyorsan; tarlanı sürmek ve ekip biçmek zorundasın!.. Allahü Teala balıkları suya salmıştır. Yani sen, tava elinde, ağaç dallarından balık toplamayı bekledikçe aç kalacaksın! Bazısı havaalanında vapur bekliyor, bazısı da tren yolunda uçak! Sen, bilen birine sor, söylerler elbet: Bu otobüs nereye gider? Filan yere ulaşmak için hangi araca binmen gerekir? Beklediğin durak, bindiğin vasıta, yani yapıştığın sebep doğru olmalı. * Duaların "kıvamını" gözyaşı verir! Tevekkül ise, ulaştığın her sonucu gördüğün an; "aradığım, beklediğim, kavuşmak istediğim işte buydu" diyebilmektir!