Duygular düşünceler

A -
A +

(Duygular Düşünceler isimli televizyon programını... Bu programı hazırlayıp sunan Prof. Dr. Nevzat Tarhan ile bu programa bütün emeği geçenleri... Konuklar, uzman doktor Semra Kaya Baripoğlu, uzman doktor Oğuz Tan ve uzman klinik psikoloğu Yıldız Burkovik'i... Ve geç saatte de olsa böyle yararlı, eğitici ve çözüm sunan bir programa yer ayıran TGRT'yi samimi olarak ayakta alkışlıyorum... Umarım ekranlarda örnekleri çoğalır.) ............... Seni zorla kaldırdılar, ve cayır cayır yanan sobanın başına götürdüler... Görüyorsun; üstüne düşen küçük şeylerin bir anda nasıl kızarıp kıvrıldığını!.. Ve şimdi... Şimdi bir anda suratını bu kızgın sobaya bastırıyorlar!.. İşte bu sırada sen neler hissederdin, ve vücudun acaba hangi acıları çekip, acaba hangi kasılmalarla sarsılırdı?.. İnsan beyni meğer değişik durumlar karşısında farklı salgılar üretiyor, ve vücut da işte bu sinyallere göre tepkiler veriyor, sarsılıyor, kasılıyormuş. Elektronik cihaz devrelerinin karışması gibi bir durum sanıyorum... Yani beynin, sanki ortada sıcak bir soba varmış da sen ona yapıştırılıyormuşsun gibi salgılar üretiyor, sen bunun acısını çekiyor, paniğine kapılıyor ve bazen hastanelere koşuyorsun; ama fizikî olarak "delil" yok!.. Yani canın yanmakta, ama soba bile yok, ve hatta sen belki de plajdasın!.. § Sobayla-yanmayla elbette alakası yok, (ve bu da bilimsel bir yazı değil, biz bize konuşuyoruz sadece) ama "panik atak" da buna benzer bir "HİS" işte... Panik atak hallerini "YAŞAYAN" kişi; kendine yakın bulduğu veya yakıştırdığı hastalığın "BİLDİĞİ" çoğu belirtilerini gösteriyor... Tırnak içine aldığım kelimelere dikkat ederseniz; diğer hastalıkların belli başlı belirtileri bulunduğu halde, panik atak bulunan kişilerde neden, neredeyse hasta sayısı kadar farklı belirti ve ifade olabildiğini kavrayabileceksiniz!.. § Panik atak; aslında her an beklenmekte olan "o şey"in, şu an gelmekte-geliyor olduğu hissini ansızın yaşama duygusu... Bir iş toplantısının ortasında, uzun yolda araba sürerken, otobüs durağında beklerken, köprü üstünde trafik sıkışınca, tünelden geçerken, uçakta, sinemada film seyrederken, misafirlikte yemekte yerken veya herhangi bir başka zamanda... Çok bilinen, veya başka örnekleri kolay kolay görülmemiş sebeplerle heyecan-korku-panik yaşama hali... Ne midir bunlar?.. Herşey olabilir... Parketmiş arabaların yan aynalarında gözlerinin akını incelemeye çalışan birini görürseniz bilin ki, bu kişi; gözüne bir şey kaçmış gibi yapıp, aslında tansiyonunun (hem de gözünü kızartacak kadar) yükselip yükselmediğini, veya sarılık olup olmadığını kontrol eden bir panik atak hastasıdır!.. Komik mi?.. Hayır. Şeker hastalarının çikolata yememeleri ve kanlarına baktırmaları komik mi ki?.. Filmde "panik atak" olduğu söylenen ve bunu hakaret sayan mafya babasını hatırlar belki bazıları... § Damarımızın yırtılıp, akan kırmızı kanımızın beyaz pamukla silinip, üzerine tampon konulması kadar "somut" belirtileri olmayabilir her hastalığın, değil mi?.. Ama, güzel olanı nedir, biliyor musunuz?.. Bir panik atak; kanayan bir kesikten bile daha iyi tedavi edilebilir... Ama, bunun bir rahatsızlık olduğunu inkar etmemek, doğru hekime müracaat etmek ve söylediklerini yapıp verdiği ilaçları kullanmak kaydıyla... (Bu konu elbette burada bitmez. Yarın da devam edelim, değil mi?)

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.