Dün çok farklı bir gün yaşadık: Sabah 10'da hareket edecek vapur için Eminönü'nde toplandık. İstanbul halkının oylama ile seçtiği şu yeni vapur idi gelen. Ama hakikaten şahane ve bütün üstün özelliklere sahip olarak yapılmış, hem de bizim ustalarımız tarafından... İkinci iskelemiz Kadıköy'dü; oradan da alacağımız yolcular vardı. Ve sonra yola çıkıyoruz; belki de ilk defa, böyle hep birlikte olarak... (Bütün isimleri ve epey fotoğrafı burada değil ama; "muammererkul.com" isimli sitemizde yayınlayabileceğimi tahmin ediyorum...) * Gazetemiz, geçtiğimiz 22 Nisan'da 39 yılı geride bırakıp kırkıncı yaşına girdi. Onun hatırına böyle sürprizlerle karşılaşıyoruz: Kocaman vapurda bizden başka kimse yok; çocuklar koşup oynuyor, akranlar fısıldaşıyor, ahbaplar sohbet ediyor; çaylar, kahveler içiliyor... Ve İsmail Yağcı ağabeyimiz, yakınından geçtiğimiz tarihî eserleri anlatıyor, bütün yolcular dinliyor... Aslında iyiye, güzele doğru bir şeyler oluyor artık; yüzler biraz daha sıcak gülümsüyor... Ve bu Boğaz Turu'nu gazetemiz personeline ikram eden Genel Yayın Müdürümüz Nuh Albayrak, görev verdiği arkadaşlarla birlikte koşturuyor... Kandilli/Kireçburnu arasındaki dar boğazı geçince Boğaz; taa Doğukapısı hizasındaki burna kadar genişleyerek bir göle dönüyor. Gemicilerin "Beykoz Düzlüğü" dediği bu kısma gelince ben de mahalleme gelmiş oluyorum... Ve çevremdekilere kılavuzluk yapmaya başlıyorum... Biliyorum ki; şu an size bu güzel geziyi anlatamıyorum! * Anadolu Kavağı önünde durup yemeklerimizi yiyoruz. Ardından, Avrupa kıyısına yakın giderek turu bitiriyoruz. Bu gezinin tadı damağımızda kalıyor. Size tattıramıyorum, fakat merak edenler için devamını sitede anlatacağımı umuyorum... Nuh Beye de, (sizin adınıza da) teşekkür ediyorum... :)