Guguşçuk

A -
A +

Uyandım, babannem konuşuyordu sanki: "Guu guuuş çuk... Guu guuuş çuk!.." * Biraz rüzgâr çıkmış, serçelerin sesine söğüdün hışırtısı karışıyor. Serçeler mahallenin çocukları gibi her daim cır cır ve pilav üstündeki karabiberler gibi küçük, sıcak ve insanın içini kıpırdatıyor... Doğu yönüne geçtim, balkona çıktım. İstanbul'un yönü güneşin yerden çıktığı nokta ile şu meşe korusu tarafında. Kıble istikametinde ise mezarlık: "Guu guuuş çuk... Guu guuuş çuk!.." * Gün ışığı bir sevinç gibi yayılmış yeryüzüne ve artarak akmaya devam ediyor... Belki de gugukçuklar uyandırırdı babaannemi sabah namazlarına. Usulca kalkar, hayattaki leğenin başında abdest alır, kerpiç duvara asılı peşkire kurulanırdı. Bir gugukçuk kadar minik ve gugukçuklar kadar narin bir hanımefendiydi babaannem; her zaman tane tane konuşur, her kelimeyi doğru söyler ve sesinin tonunu yükseltmezdi... Belki bu yüzden hep onu hatırlarım bu seste: "Guu guuuş çuk... Guu guuuş çuk!.." * İnsan bir gugukçuk sesi işitip neler hatırlıyor kimi zaman... Ve kimlere, daha başka neler neleri veya kimleri hatırlatıyor... ..... Babaannem, konuştuğu üslubunu, hareket ve tavrını... Bir de beni seven gözlerini, Topkapı Sarayı'na bakan Salacak sahilinden almış bir Üsküdar hanımefendisiydi. Ömrünün devamını gelin gittiği köyde geçirdi... Gugukçuklar, acaba babaannem bu köye gelin gelmeden önce de böyle içten ve bu tonda mı konuşuyorlardı; bu kadar minik ve kibar mıydılar?.. Merak ettim; şu anda mezarlık tarafından sesi gelen kuşun ve bütün gugukçukların gözleri Salacak mavisi mi? "Guu guuuş çuk... Guu guuuş çuk!.." _______________________ Not: Babaannemin, annemin ve bütün anneler ile evlatlarının kabri nur ile dolsun...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.