Bir çakıl taşını insanın gözü önüne yaklaştırdığın ölçüde; arkada kalan kayaları, hatta dağları göremez olur! Bir zamanlar o kadar gözümüze sokuluyordu ki; sanki Hiroşima'yı bilmemek, insanın düşebileceği en büyük ayıplardan biridir, sanıyorduk. Aslında, evet; Hiroşima, insanoğlunun büyük utançlarındandır. Fakat bir insanın bombayla öldürülmesi ile aç bırakılarak öldürülmesi yahut süngüyle, kılıçla, gaz odalarında öldürülmesi arasında pek fark yoktur. Ölen için hayat bitmiştir. O dehşeti tahayyül yaşayanların meşgalesidir!.. * Neredeyse bütün ansiklopediler bütün detaylarını yazar Japon kenti Hiroşima'nın: "... 6 ağustos 1945'te saat 8.15'te Amerikan Enola Gay uçankalesinin attığı atom bombasıyla 80 bini hemen olmak üzere 130 bin kişi öldü..." (Bu ay sonunda gösteriler, protestolar başlar, işitiriz. Bizler de üzülürüz bu insanlık ayıbı için.) Fakat... Ha bire gözümüze sokulan o uzak "çakıl taşı" bizlere; kendimizle ilgili, soydaşlarımızla, dindaşlarımızla ilgili "acı dağlarını" nasıl olur da unutturur ve bizler bunu nasıl görmeyiz? Sorum işte budur... * Hâlbuki... Japon Denizi, Büyük Okyanus'un değil, şurada; Karadeniz'in kıyısındaki Kırım'da, bir gece içinde, hayvan vagonlarına doldurulup ansızın ölüme sürülen kardeşlerimizden 200 bini şehit olmuştu!.. İşte, Amerikan düşmanı sosyalistlerimizin Hiroşima'yı böyle dillerine dolamalarının ardındaki bir gerçek de şuydu: Sovyet Sosyalizminin zulmünü kamufle etmeye çalışmak... * Karl Marx; sosyalizmin fikir babası! 1924'te ölen Lenin ise (Sovyet Rusya'daki tek siyasi parti olan) Komünist Parti'nin kurucusu... Stalin ile birlikte ihtilal çıkarıp komünist idare kurdular. "Yalan söylediğin ölçüde başarılı olabilirsin" iddiasında ve "bütün dinleri tamamen yok etmek" çabasındaydı Lenin... 7 senelik iktidarı boyunca 80 bin değil, 130 bin değil, 200 bin değil, tam 32 milyon insanın (şu anki Türkiye 70 milyon) canına kıydı... (Yarın devam edeceğiz)