Hoş geldin bayram. Serin bir gece daha düne gömerken kendini; Beni, dudağımdan öpüşü gibi kahvemin... Ve içimi ısıtışı gibi... Hoş geldin. * Hoş geldin bayram. "El kuzusu" bir koç bıçağa terk ederken kendini... Ve terk edişlerin, "kavuşmalar" olduğunu hatırlatarak; İçimi yakışı gibi... Hoş geldin. * Hoş geldin bayram. "Sükûneti susturmaya" paralarken kendini... Kurulu saatlerin, korkmuş kuş sürülerinin çılgınca havalanışı, ve; Son haykırışı gibi... Hoş geldin. * Hoş geldin bayram. Bitmez bir sevda ile zemine vururken kendini... Zamanın; örse inen çekicin, aradaki çeliği aklından çıkarışı... Beni mekâna çakışı gibi! Hoş geldin. * Hoş geldin bayram. Sonu olan âlemde sonsuzluğa gark ederken kendini... Bir tas çorba, bir hırkanın saadetiyle, ıssız dağ başlarındaki loş odasında "Yaradan"ı arayan gözü yaşlı bir dervişin yalvararak; Avuç açışı gibi... Hoş geldin. * Hoş geldin bayram. Tek sayfalık, ama ciltler dolusu kitaplar gibi okunmaya sunarken kendini... İpek ipliklerden ince köklerini, çelik hançerler gibi kayalıklara saplayan minicik, minicik bir çiçeğin; Dağlara baş kaldırışı gibi... Hoş geldin. * Hoş geldin bayram. Bitmez yolları dürüp, koydun heybene ve tıklattın kapımızı; Gelişler kadar hoş geldin. Hoş geldin bayram. Bir bebeğin yüzünü gül bahçesine çeviren ilk tebessümler; Gülüşler kadar hoş geldin... Hoş geldin.