Nerdesin?.. Hangi ülkedesin? Nasıl yaşıyorsun? Neye inanıyorsun? * İçinde bulunduğu yeri ve şartları bir "şans" olarak gören... Ve haline şükretmeyi akıl edebilenler için bu yazı... Düşünmemiz gereken ne var biliyor musunuz?.. Minnet... * Şükredilmeyen ihsan... Minnet duyulmayan nimet; Emilmeyen süte, alınmayan postaya benzer... Geri gider! * Soru neydi, hatırlayın: Nerde, hangi ülkede, nasıl yaşıyorsun ve neye inanıyorsun? Şükürler olsun ya Rabbim. Ne varsa bende, sen gönderdin... Soru iki: Yarin ihsanını getiren elçiye nasıl davranılır?.. Soru üç: Nimet verilmiş, de; kimin elinden?.. Soru bir, yeniden: Neye inanıyorsun, ve buna nasıl inanıyorsun; hangi coğrafyada ve hangi ülkede ve hangi zamanda yaşıyorsun?.. * Babalarımızdan bahsediyorum, farkında mısınız? Yani, bulunduğumuz yolun evvelini yürüyen ayakların sahiplerinden... ..... İşte, bu zor işti, anlamak lâzım... Ve bu zor işi başarmış ki birileri; buradayız!.. Bir büyükler büyüğü nimet verilmiş bize; onların elinden... Artık var mı ehemmiyeti; gözlerinin üstünde kaşları olmasının, şu lafın önüne bu lafı koyuyor olmalarının... * Gözünü yere dayarsa insan; Küçücük taşları aşılmaz dağlar gibi görüyor!