Hani iki ay önce dükkana bir adam gelmişti, hatırladın mı? / Nasıl bir adamdı bu, kimdi, neyin nesiydi?.. / Hani elinde gül vardı. Hani bizim sınıfta bir çocuk vardı, hatırladın mı? / Hangi çocuk, adı neydi?.. / Adını bilmiyorum, ama çok tembeldi. Nasılsa yapmam, diyerek öğretmenin yazdırdığı ev ödevlerini dahi not etmezdi hani... Hani eve bir kadın gelmişti, hatırladın mı? / Bizim eve çok kadın gelir, sen hangisini söylüyorsun? / Hani hiç kimse konuşmuyordu yanında. Duyduğu ve gördüğü her şeyi, gideceği ilk evde anlatacak diye... * İnsanlar, nasıl hatırlanıyor farkında mısınız? Özellikleriyle! En sivri, en belirgin özellikleriyle... * Bir sıfat düşünün. Örnek; geveze... Şimdi de bunu tamamlayan, bu kelimeyi boşluktan kurtarıp zihninizdeki bir resme dönüştüren "kişiyi" hatırlayın... Boşboğaz... Gözükara... Vurdumduymaz... Çılgın... Komik... Gamlı... Evhamlı... Kibirli... Saf... "Bunlar ne demek"ten önce "biri" geliyor hatırınıza, değil mi? Ve siz, işte o kimseyi anlatarak bu kelimelere birer anlam vermeye çalışıyorsunuz! * Hoşlansa da hoşlanmasa da kendi sıfatları; her insanın üstüne giydirilmiş elbiseleri gibi... "Postu pijama gibi" desem, kim düşünür zebra eşeğinden başka bir mahluk?.. Peki acaba, ne dedikleri zaman?.. Söylenmiş hangi sıfattan sonra siz geliyorsunuz insanların hatırına?.. * Farkında mısınız; bazı insanlar "isimleriyle" hatırlanıyor. "Cisimleriyle" de hatırlanıyor bazısı. Ama, isimlerinin yanına konmuş olan "sıfatlarıyla" hatırlanıyor insanlar asıl!.. * Günün birinde; "Muammer'i hatırladın mı" diyecek biri... "Hangi Muammer" diye soracak diğeri... (Tam burada zamanı donduralım.) İşte şimdi, o ağızdan çıkacak olan kelime, yani "Hangi Muammer?" sorusunun cevabı elbette çok mühim. Ama daha da önemli olan; dondurulmuş zaman çözüldüğünde, ağızlardan çıkacak olan o ilk kelime uğruna/için harcanmış yıllar... Yani "nasıl bir hayat yaşadım" sorusunun cevabı? * Bazıları bu birkaç harf için gecesini gündüzüne katıyor, uykularını terk ediyor, adına leke sürülür diye çamursuz yollardan dolaşıyorken... Suratına tükürseler umursamıyor bazıları. Sövseler aldırmıyor, dövseler; kendine değer verdiklerini sanıyor!.. Bunlar da insan, diğerleri de... İyi de, acaba "insanlığın terazisi" ne?.. * "Güvenilmez" kelimesiyle, "sözünde durmaz" ifadesiyle, "nefes alır gibi kolay yalan söyler" sözüyle hatırlıyorsa insanlar sizi, ne yaparsınız?.. Daha doğrusu; "bunun böyle olmaması için" ne yapıyorsunuz?.. ..... Bunun mazereti yoktur; açın artık gözünüzü!.. Veya, sadece mazeretleriniz vardır; yine sadece kendinizi kandırdığınız!..