İstanbul; çok kişinin gözünde, ne kurulmuş bir şehir ne de bir toprak parçasıdır... İstanbul; önden giden hayallerinin, yani bir anlamda etmiş olduğun imânın seni çektiği yöndür... İstanbul; belki ilk, belki de son kızılelmadır!.. Kim olduğun, veya kimlerin olduğu meydanda bulunduğun önemli değil... Şöyle başını kaldırıp sorsan ki; "İstanbul'a hangi yoldan gidilir?.." Çöpçü de olsa, çocuk da olsa; biliyorsa konuşmaz... Der ki, kısaca: "Şu yoldan!.." ..... Konuşanlar bilmeyenlerdir!.. "...biri şöyle demişti de; ...bence böyle olmalı da; ...benim aklım yatmadı da..." Şşşş!.. Tıka kulağını, ve kaç oradan; karşındakine "kral" dediklerini duysan bile!.. § Sen, kim olursan ol. Veya karşındaki kim olursa olsun, sor; "İstanbul'a hangi yoldan gidilir?" Ve bak sonra, ne yaptığına insanların... Yaşı, cinsiyeti, tahsili, sıfatı, ünvanı, hiç ama hiçbir şeyi önemli değil. Sana, tam da gözünün içine dosdoğru bakarak, hatta eliyle de işaret ederek; "ŞURDAN!.." diyen,,, ve susabilen kişi; "BİLEN" kişidir... "İstanbul'a burdan gidilir" deyip susabilen kişi; İstanbul'u bilen kişidir. § Seni dinlemek değil... Beni dinlemek değil; "Gitmek istedikleri şehrin yolunu bilmek" istiyor insanlar... Ama her köşe başında kalabalıklar, ve laf kalabalıkları!.. Halbuki insanların gözleri "TABELA"ları aramakta... Tabelaları; hani bir ucu sivri olup da bütün bedeninin, bütün varlığının üzerinde; "gösterdiği şehrin ismi" yazan levhaları... Ve hayret ki(!) insanların çoğu akıllı... Bilmekteler hangi levhanın çivisinin çıkmış olduğunu; hangisinin eğilmiş, sarkmış, dönmüş, istikametinin sapmış olduğunu!.. § Herkes konuşmayı seviyor, ben dahil... Ama hiç kimse dinlemeyi sevmiyor, sen dahil!.. Değil mi?.. Soru şu kadar net aslında: "İstanbul'a hangi yoldan gidilir?.." Cevap da bir "işaret parmağı" kadar net ve anlaşılır olmalı: "-Bu yoldan!.." ..... Öyleyse susmak bizim işimiz... Susmak ve göstermek sadece; İstanbul'a bu yoldan gidilir... İstanbul'a varacak olanlar, zaten; İSTANBUL'UN YOLUNDAN GİTMEYİ seçenler olacak!.. Allah, hiç birimizi yolda kaybolanlardan eylemesin... ............................ İlmihal Yandı kitap dağlarım, ne garip bir hâl oldu. Sonunda bana kalan yalnız ilmihâl oldu. (N.F.K)