İstinad duvarları

A -
A +

Demin, demin!.. Hani ben öbür yazıyla uğraşırken... Bir an onu aramak geldi içimden, aradım. Cıvıl cıvıldı yine. "-Heey, dedi heyecanla. Bak aklıma ne geldi... Geçenlerde, Süleymaniye'nin Haliç tarafındaki sokaklarında dolaşıyordum. Bir duvar gördüm. Üzerinde küçük küçük delikler..." "-Onlar kuş yuvası değil ama, diye gülerek aldım lafı ağzından... Duvar yüksek ya... Arkası toprak ya... Toprağa sızan sular bir yerden çıkacak ya... İşte biriken bu sular duvara zarar vermesin diye bırakıyorlar o delikleri. Ama, arkadan sürekli su gelmediğinden, gelse bile ince ince sızıp gittiği için çalı çırpıdan yapılmış yuvanın altından, kuşlar burada barınmayı seviyorlar. "-Yyaaa!.. Dedi durgunlaşan sesiyle. Ne kadar safım. Ben de sanmıştım ki... O delikleri... Kuşlar için bırakmışlar... Ne kadar da sevinmiştim!.." *** Şimdi, benim yaptığım da iş mi?.. Çok kızdım kendime çok, bir insanın hayallerini yıktığım için!.. Eminim ki o dostum, hem de ömrünün hiçbir döneminde duvar örmeyecek!.. Ne olur ki, istinad duvarlarında bırakılan deliklerin; arkadaki suların çıkması için değil de, kuşların girmesi için bırakıldığını zannetse? Hatta ömrünün sonuna kadar hiç öğrenmese doğrusunu? Bu yüzden ne kaybeder ki acaba, kaç duvar çöker ki, kaç ocak yıkılır ki? Hiç!.. *** Aslında her birimizin "anlatacak güzel hikâyelere" ihtiyacımız var... Hem bizim, hem de karşımızdakilerin... Çünkü iyi hikâyeler, iyi hikâyeleri çağırıyor arkasından; iyi olmayan öyküler de, iyi olmayanları!.. Oysa ben, ona yeni bir şey öğretmemiş; onun sesindeki kuş yuvalarını yıkmış, kuş cıvıltılarını susturmuştum!.. Şimdi, kaç mevsimin aşılması gerekecekti, yeni yeni kuşların gelmeleri, yuvalara yumurta bırakmaları için?.. *** "Ben ne kadar safım" derken, kendi saflığımı anlamıştım. Ama iş de işten geçmişti!.. Biliyordum ki o artık korkacak, ve demin bana anlattığı gibi anlatamayacaktı hiç kimseye; duvara yapılmış kuş yuvalarını!.. O anlatamayacaktı belki artık, ama ben anlatacaktım... Ve de sizlere, böyle güzelliklerin "anlatıldıkça" kendilerine benzer yeni ve başka hikâyeleri de çağıracağını hatırlatacaktım... ..... "-Dinleyin beni, heey!.. Geçen gün, bir arkadaşım sokaklarda yürürken inanılmaz bir şey görmüş... Geçtiği yolun kenarındaki büyük duvarı yapan kişiler (demek ki kuşları, onların yuva yapmalarını, bu yuvalara yumurta bırakmalarını, üzerlerine güven içinde yatıp yavru çıkarmalarını, mahallenin ve şehrin kuş cıvıltılarıyla dolmasını dert edinmişler ki); duvarda belirli aralıklarla kuşların girebileceği büyüklükte delikler bırakmışlar... Görüyor musunuz güzelliği?.. *** NOT: İstinad duvarı; dayanma duvarı demektir... Arkasındaki toprağın kayıp dağılmamasını, zaman içinde amaçsızca sürüklenip gitmemesini sağlar... Bir araya geldiğimiz zamanlarda anlattıklarımız ve seçtiğimiz konular, hikayeler de ya toprağımızı ve bütünlüğümüzü dağıtır, veya bir istinad duvarı gibi, bizi ayakta tutar. Halbuki istinad duvarlarını ayakta tutan da bu küçük ve sık deliklerin mevcudiyetidir... Ha, su deliği olarak bilmişiiiz, ha kuş yuvası olarak; Ne farkeder?..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.