Kar yağıyor; uçuşan, konan, yapışan, savrulan, yığılan, dökülen karlar. Nereye baksan kar, her taraf bembeyaz... Yağarken anlaşılmıyor aslında; kar nedir, nasıldır, neye benzer, nasıl davranır? Ona bakmak lazım, görmek lazım, varlığını tanımak lazım. Beyazdır, soğuktur, hafiftir, küçücük bir noktadır. Her kar tanesi bir kar tanesidir sadece; ama her tanesi, bir kar tanesidir!.. * Hiçbir kar tanesi başkasına benzemiyor aslında, diğerlerinden farklı. İlk bakışta birbirinin kopyası sanılan tanelerin her biri sadece kendine benziyor! Yani her kar tanesi bir tek tane, eşsiz bir incelikte ve sanatta mükemmelliğin doruğunda... Her kar tanesi de dokunuversen ezilecek, öpsen eriyecek kadar narin... Uzaktan birbirinden ayrılamayan tanelerin tek tek içine girip onlara yakından baktığında; hepsi de nizamın, intizamın, muhteşem düzenin bir tanesi... Fakat... Bunca mükemmel tane; savrulup gitmeye veya bir an evvel eriyip akmaya mahkûm! Ancak birleşip, usta eline teslim olurlarsa; şekil alıp, "adam" oluyor kar taneleri! * Koşuyor, duruyor, oradan oraya savruluyor her biri ve nereye baksan onları görüyorsun... Anlaşılmıyorlar da pek; nedir, nasıldır, neye benzer, nasıl davranır, neden incinir, neye sevinip mutlu olur bunca insan! Onlara bakmak lazım, görmek lazım, her birinin varlığını hissetmek ve bu hissedişi onlara da tattırmak; her insanın diğerinden farklı, eşsiz ve tek ve benzersiz ve mükemmel fertler olduklarını anlamak lazım... Evet, her insan bir insandır sadece, ama her insan; bir insandır! * Buraya kadar herkes hemfikirdir diğerleriyle. Yazının özeti ise şudur: Savrulan kar taneleri; birleşince şekle girerler. Beraberlerse savrulup yok olmazlar ve eriyip akmaları geç olur!