Kocaman bir mermer blok gibi durur hayatı, her birimizin önünde. Bizler, kendi hayatlarımızın heykeltıraşlarıyız! * Ben, beni yontuyorum kayalardan; sen ise seni... Biz, bir "biz" çıkaracağız kayalıklardan! Her birimiz, birbirimizin tesirinde bile olsak; hiçbirimiz bir diğerimizin esiri değiliz! Hepimiz; kendimizin eseriyiz! Yolunu kesenler, yoluna şekil veremez... Boynunu vursalar, ruhun öldürülemez! * Sen, kendinin heykeltıraşı olduğunu unuttuğun gün; istikbalini rüzgâra, sele, güneşe bırakmış bir kayalıktan farkın kalmaz! Kendini terk etmiş bile olsan, kendinden mesuliyetin kalkmaz! * Bazısı; ben buyum, der ve yarıklarında çalılar bitmiş, üzerinde kertenkeleler gezen kayalıklar gibi bekler bir yerlerde... Bazısı; ben şu'yum, der ve baktıkça kendini görür kendi ham kütlesinde! İşte bunun adına "beklenti" diyoruz! Ben, senden ne bekliyorum biliyor musun gelecek zamanlar içinde? Senin, senden beklediğini! Yani... Sen, sana ne yüklediysen; insanlar işte onu soluyor senin yakınlarında! * Her tanesini, bir diğerinin ardından kaldırıp boşluğa atacak bile olsan; bir çölün, bütüün kumlarının, en sonunda biteceğini bilmenin ismi; umuttur... Kendinden umudun var mı? Bir gün, istediğin o insan olacağını umuyor musun? * Peki, istediğin o insan olacağını hangi zamanda planlıyorsun? * Ve o tarihe giden yolun başladığı nokta; bugün, değil mi?