Mahallenizin nüfusu kaç kişi? Şehrinizde ne kadar insan var? Şu anda ülkemizde ve dünyada yaşayanların sayısı nedir? Şimdi, bir de bu soruların yüz sene önce sorulmuş veya yüz yıl sonra da sorulacağını düşünün, bakalım ne göreceksiniz! * İki yüz sene önce yaşayanlar olduğu gibi, üç asır sonra da birileri hayatta olacak. Eskilerden hatırladıklarımız olduğu gibi, gelecekte de bugünlerden hatırlananlar olacak... Peki, kimdi onlar? Kimleri hatırlıyoruz? Ve kimdir o hatırlanacak olanlar; yani gelecekte kimler hatırda kalacak? * Yardım eder ve yardım alır insanlar. Ama işin aslı şudur ki; insanlar "kendilerini" seçer! Ben kimim? Kim olacağım? Ve ne yapmış biri olarak bitireceğim ömrümü? Senin cevabın bende değil, benim cevabım sende değil; bütün cevaplar kendimizde! Yola çıkanların hepsi varamayabilir, ama hiç yola çıkmayanın varma şansı yok! * Kimdir kendini seçenler?.. Her sabah, birilerine "günaydın" diyorum yıllardır. Bugün artık kendime "günaydın" demenin ve "hadi artık uyan" demenin vakti değil mi? Uyanmanın günü gelmedi mi? O tarih şimdi değilse, ne zaman? Söz meşhurdur. Biliriz, ama anlamak istemeyiz çoğu zaman: "Ya tarih oluruz... Veya tarihi yazarız!.." * İnanın ki bu sokaklar, bu şehirler, ülkeler ve dünya tekrar tekrar boşalıp doldu... Kendini seçenlerin adımlarını takip etti diğerleri ve hepimiz, onların "hayatlarıyla yazdıklarını" okuduk... Şimdi, işte yine bunun zamanıdır! Sen, kendi hayatın boyunda bir kalemsin zamanın üstünde... Tarihi yazmazsan, yapmazsan, çalışmazsan, büyümezsen; silineceksin, kurumuş otlar gibi savrulacaksın, tarihe karışacaksın!