Farkında mısınız; hemen hemen bütün çekişmelerin öncesinde beklentiler ve neredeyse bütün beklentilerin sonrasında da çekişmeler var! Bunun şiddeti ise; kimden beklediğin ve beklentinin çokluğuyla orantılı... * Anne ile yavrusu veya baba ile evladı arasında çekişme olur mu?.. Elbette olur: Baba evladına küçük bir cip almıştır ama evlat babasından, fotoğrafı duvarında yapışık duran yarış arabasını beklemektedir; çekişirler... Kızı bulaşıkları yıkamış, yemek yapmıştır ama anne kızından evi süpürmesini ve camları silmesini de beklemektedir; çekişirler... Tersinden bakalım: Evlat, sıradan bir kaykay beklerken, babası ona iki tekerlekli bisiklet getirseydi... Ya da anne içeri girdiğinde, kendisinden önce eve gelen kızının yapılacak bütün işleri bitirdiğini, hatta anneciğine bir yorgunluk kahvesi yaptığını görseydi, nasıl hissederdi... Beklenen şey, alınandan daha büyük olunca sıkıntı yaşanıyor... Beklentiler küçüldükçe mutluluklar büyüyor! * İnsanlar arasındaki huzursuzlukların, sürtüşmelerin, kavgaların çoğunun sebebi; birinin, diğerinden bir şey beklemesi, değil mi: "Ben senden şunu ve bunu ve onu istemiştim ama yapmadın, almadın, vermedin" münakaşaları... Bin beklerken yüz alsan dünyalar başına yıkılır; fakat bir bile beklemezken on gelse, dünyalar senin olur... * İnsanoğlu, ihtiyaçlarının çokluğu nispetinde küçüüük ve heer şeye muhtaç... Peki zaten kendisi muhtaç, üstelik tembel ve unutkan olan diğer insanlardan ne beklenir ve ne kadar beklenir? Demek ki sen; kendi işini yapıp, kimseden bir şey beklemeyip, başkalarına da yardım etmeye çalışacaksın... Büyükler, işte böyle yaptıkları için büyük olmuşlar. Ve bizler, böyle yapamadığımız için küçüğüz!