Kırkpınar'ı hareketlendirmenin ilk şartı!

A -
A +

Acaba kaç yıldır "Kırkpınar'ı hareketlendirmek" konuşuluyor? Bunun için kurallar değiştiriliyor; pehlivanların aktif güreşmesi, güreşi erken bitirmesi için çareler aranıyor, ama olmuyor. Üstelik olmayacak! Çünkü bu iş; Afrika'dan getirilen devasa palmiye ağaçlarını İstanbul'a, veya okaliptüsleri çöle dikmeye benziyor: Kuruyor veya son güçlerini ayakta durmaya harcıyorlar! Neden bu gidişle daha iyisi olmayacak? Çünkü çok önemli bir şey unutuluyor: Kırkpınar'da güreşen pehlivanlar da insan! * "Sıcaklara dikkat" çekilen günlerde... Doktorların "sakın güneşe çıkmayın, kalbi/tansiyonu olan evde otursun" dedikleri günlerde... Haziran'la Temmuz'un buluştuğu günlerde yapılıyor güreşler, hem de güneşin bir ejderha gözü gibi tepeden baktığı saatlerde! Er meydanında, sac üzerine yumurta kırıyorsun, az sonra pişiyor... Gölgedeki tribünlerde bile nefes alınamıyor! Sokaklarda dolaşılamıyor! Her köşe ve sokakta ambulanslar bekliyor fenalaşanlara acil müdahale etmek için. Ve, zeytinyağına bulanmış erler, kızgın tavaya dizilen balıklar gibi Er Meydanı'na sürülüyorlar... İşin tuhafı ölmüyorlar!.. Ne yapıyorlar? Güreşe tutuşup öylece bekliyorlar! İyi de, daha başka ne yapsalar? * "Dedelerimizin nasıl bir yanlışıdır da, tam 648 yıldır Kırkpınar'ı hep bu mevsimde yapagelmişler?" Sorusunun cevabı ise şudur: Dedelerimizin işleri doğrudur. Onları eğen, bozan, yamultan biziz; zaten Kırkpınar'ın zamanı Hıdrellez'dir! KIRKPINAR KENDİ ZAMANINA alınmadıkça, bırakın aktif güreş beklemeyi; bu sıcaklarda çayıra çıkmaya cesaret eden her pehlivana madalya takılmalı ve Sarayiçi'ne gelen her güreş sevdalısı alnından öpülmelidir! (Yarın; tarihin kayma nedeni ve hızlı güreşin ikinci yolu...)

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.