Lastik!.. (2)

A -
A +

Psikolojiyle başlamıştık ya yazıya; tam da "şaşkınlıkla gözlerimizi açacağımıza, ibretle bakmayı öğrenmemiz gerektiğinde" kalmıştık... "Seçilme" hakkı elinden alınmış bir kişiye, seçme hakkı bulunanlar tarafından; meclise giren her üç kişiden ikisini seçme hakkı verilmiş oldu... Bazılarını seçmenlerinin dahi tanımadığı, ama şu an meclisteki bu isimleri böyle "vagonlar" gibi dizip, sonra da "büyük gara" kadar çeken lokomotife dendi ki: "Dur bakalım. Senin, buraya girmen yasak!.." Şimdi siz o kapının önünde öylece kalıveren adam olduğunuzu düşünün; ki geçmediğiniz şehir ve köy, aşmadığınız dağ ve tepe kalmamış... Anlam veremediğiniz suçlamalardan dolayı hapislerde yattıktan sonra seçilme umudu olmayan arkadaşlarınızı bile meclise sokmuşsunuz... Ama siz, giremiyorsunuz... Düşünebiliyor musunuz?.. Politika zor iştir. İktidar, daha da zor!.. Peki ya, iktidarı başka isme devretmek?.. § Ülke dünden iyi olacak. Bunu "lider eskileri" bile görüyor artık!.. Zaten işler hızla iyiye doğru gittikçe, hükümetin her başarısı; kapı dışındaki başkana bağlanmış "yasak lastiğinin" daha da gerilmesi anlamına gelmez mi?.. Ve sapandan salınan taş; gerilme oranında bir hızla hedefe doğru fırlamaz mı?.. (Bunlar, bu köşeye sığmayacak kadar ince ve hassas sorular!..) Ve o tarihe kadar, bu istikrardan rahatsız olanlar, "aydınlığa" oy verenleri Erdoğan'cılar ve Gül'cüler diye bölmeye çalışmazlar mı? Şu andan itibaren yapılacak her kritik; adres yazılı zarfların pullarına basılan damgalar gibidir ve her kritik, her iki kalbin de derinlerine kezzap gibi şöyle damlayacaktır artık: "Hakettiğin yer burası değil!.." § İnşallah çok yakında çok güzel şeyler olacak. Ama, psikolojik boyuttan baktığım zaman diyorum ki; önümüzdeki bir sene zor geçecek!.. Çünkü heyecan dolmuş yelkenler ülkeyi hızla ilerletirken, bir soru pompalanacak: "Bu geminin kaptanı kim?.." Ne yapıp edip, bunun sordurulmaması lazım. Belirsizlik, zehirdir!.. Vehmediyor olmayı ne çok isterim. Kenetlenmiş bu milletin bir ve iki sene sonra da mıknatısının zayıflamamış, zamkının çözülmemiş olmasını ne çok isterim... Çünkü eğer bu ülke, yine boş bulunur da bölünme tuzağına düşerse; böyle bir şansı bir daha ne zaman bulacak?.. § Herkes bilir ki; politika zor iştir. Ama iktidar olmak daha da zor!.. Peki ya, ele geçmiş iktidarı başka isme devredebilmek?.. Ülkesi için, işte "bunu" başaranlar, gerçekten bu ülkenin sevdalılarıdırlar... Altın, ateşle sınanır... Çelik, balyozla şekillenir... Ve insanların ismi; zorluklar karşısında, ve zorluklar oranda büyür!.. § Psikolojiyle başladık, nerelere geldik. Peki futboldan "kim" anlar?.. Hani bazen oyun durur... Düdükler öter, hatta itişip kakışmalar olur, ve cezai kartlar çıkar... İşte bu noktalardan "yeni bir oyun" kurulur ve atak başlar... Atılan gollerden sonra, gol getiren atağın nerede ve nasıl başladığı ağır çekimlerle döne döne incelenir... Sanırım bir gün birileri; "başkanlık golünü" getiren atağın, nerede ve ne zaman başladığını merak edecek... Peki sizce, hangi tarihi bulacak?..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.