Yolun nerede başladığı, ve nerde bittiği önemli değildi... Yolun uzunluğu da önemli değildi... Yolun soğuğu, sıcağı ve yoldaki engeller de önemli değildi... Mühim olan; varılacak ülkeydi, bulunacak bölgeydi, girilecek şehirdi, durulacak ilçeydi, ve konulacak; köydeki, bir evin, bacasıydı!.. Mühim olan; o, bir tek, özel noktaydı... § Kim anlamış, ve kim anlar; Ekvatorun ötesinden uçup gelen leyleği?.. Kim anlamış, ve kim anlar; Ne düşünür, ne görür rüyasında,,, ki hayatı boyunca,, pembe bir ibrişimle, deniz aşırı kıtaları teğeller birbirine?.. Yol, kolaydı yol... Zor olan, başka şeydi!.. § Hani, yer sarsılsa aniden... Havalansa kuşları küçük, yeşil adanın... Ama ada batıverse denize; üstündeki sıcacık yuvalarla birlikte! Şimdi, küçük kuşlar ne yapsın?.. Hangi tarafa gitsin? Ne yöne kanat çırpsın? Deniz kuşlarına mı, saldıran balıklara mı sunsun kendilerini?.. § Yeri gözleyen pilot, dilini nasıl yutmaz; koocaman bir silgiyle silinseydi karalar!.. Yol,,, kolaydı... Zor olan; başka şeydi! § Önemli değildi, yolun nerde ve hangi uzaklıkta başladığı... Önemli değildi, yoldaki hiçbir engel... Önemli değildi, hiçbir şey; iki bacak bir gaga ve iki uzun kanattan başka hiçbir şey olan ve başka hiçbir şey de olmak istememiş bir leylek için... Hiçbir şey, önemli değildi!.. ..... Kim? Kim bilir; Ne kaldırır bir leyleğin içini, ne açtırır ona kanatlarını ve nedir onu böyle havalarda uçuran; saatlerce değil, günlerce değil, haftalarca değil, aylarca!.. Ve yıllarca, ve bir ömür boyunca!.. Kim bilir, buna kim cevap verir?.. § Gökte feryaat figan yok... Gökte yoll var... Gökte; ben, ve dimağımda bir hayâl!.. Geldiğim yol, bin fersah!.. Yine de, yol kolaydı... Zor olan: Bıraktığım yerinde değildi yuvam!.. Ağacım kesilmişti, ve bacam yıkılmıştı, betonlar yığılmıştı büyüdüğüm sokağa!.. Ben şimdi, ne yapacaktım?.. § Yollar yoldur... Ama her leylek, bir cümledir; "Seni seviyorum" demektir!.. ..... Oooff!..