İçimde, acıtmıyordun canımı. Alışmıştım belki de böbreğimde taş gibi, külümde köz gibi, cebimde koz gibi... Hissediyordum hep, yokladıkça... * Ve bir gün, mermi gibi çıktın, içimi boombooş bırakarak; yannndım!.. Ateşe döndüm!.. * Ceylanın vurulması bir derin titremedir... Namlu ise, her haykırışında; bir fişek ateş yutar! * İçimde, acıtmıyordun böyle canımı. En derinimde yatıyordun; gizli ve sessiz ve ılık... Demek ki böylesine içimde ve derinimde olman; bu kadar hızla ve uzağa gideceğini söylüyormuş; ..duymuyormuşum! * Ateşe kesmiş namlu gibiyim şimdi... * Bir namlunun gözü gibi; Kendi içindeki boşluğa doğru batan karayım şimdi! * Sözler susar, izler kalır yürekte. Her yürek, bir namluya benzer zaman zaman... Ceylanın vurulması derin bir titremedir ve ardındaki susuştur; peki ya namlu? Namlu; her tetik düştüğünde haykırır ve her haykırışında bir fişek ateş yutar! * Her yanışında bütün yanışlarını hatırlayan; yine ateşe kesmiş namlu gibiyim şimdi. Bir namlunun gözü gibi; ..karayım şimdi!