Hayatımın en büyük acılarından biridir: Beyazıt Çınaraltı'nda, yere serdiği ıvır zıvırı satan adamın önünden iki tane Çanakkale madalyası satın almıştım, delikanlı harçlığım ile. İğnesi kırık olan üçüncüyü; "bunu da başkası alsın" diye bırakmıştım! Peki, asıl sahibi veya mirasçıları o madalyayı niçin ve acaba kaç kuruşa sattı? Kim bilir!.. * Şimdi, bunca zaman sonra, Gelibolu toprağında yön gösteren kahverengi tabelalara bakarak gezinmek ne kadar kolay! "Kabatepe", "Anzak Koyu", "Conkbayırı", "Anafartalar..." filan yazıyor, bakıp bakıp dolaşıyor insanlar. Biz yine de ara sıra giden, görenlerdeniz! Yerde küçük metal plakalar: "2. Topçu Alayı", "27. Alay" filan yazıyor. İşte bir tek canlısı kalmayan "57. Alay" iki karış teneke halinde durup önümüzde bir şeyler anlamamızı bekliyor! * Babamla birlikte gittik yakında Gelibolu'ya. O ki; hem babasının babası ve hem de babaannesinin kardeşi Balkan Harbi'ne gitmiş (1912-13) ve bir daha gelmemiş... Annesinin babası ise Çanakkale'ye alınmış (1914)... Dönmemiş! Hem babaannem hem de ablası, cüz'i miktarda "şehit maaşı" almışlar... Babamın İdris dedesinin adını/izini aradık Gelibolu'da! * Son yıllarda Çanakkale şehitlerinin isim listelerini (hem temsili mezar taşlarına, hem kalın ciltli kitaplara, hem de bilgisayar ortamına) toplamışlar. Çok büyük bir hizmettir, tebrik ediyoruz. Fakat biz, büyük dedemizin adını bulamadık! Çanakkale Savaşı'na katıldığı kesin... Ama bu listeler; künyesi ile birlikte bulunanların listesi!.. Bir günde sadece bizden on bin kişinin can verdiği bir yamaçta kimi kimden, nasıl ayırırsın?.. Künyeler de insanlar da parçalanmış, erimiş, toprağa gömülmüş... * Allah bu vatan ve bu bayrak için yapılmış her fedakârlığa sonsuz mükâfatlar versin. Allah, sonradan gelenleri; bu ülkenin kıymetini bilenlerden eylesin... Mehmet Akif'in satırlarıyla bitirelim sözü: Bastığın yerleri "toprak" diyerek geçme, tanı! Düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı Sen şehid oğlusun, incitme yazıktır atanı Verme dünyaları alsan da bu cennet vatanı.