Tabunun ve taassubun çeşitli karşılıkları vardır, herkesin sözlüğünde. Ama yine de herkes kendi sözlüğünün kelimelerine bakar ve okuduğu her kelimeden yine kendine göre manalar çıkarır... Hâlbuki... Tabular; tabutlar gibidir, dimağların dışında... Düşüncelerse, bu tabut içinde kalmış sinek! Hayal, tabutun "dışını da" merak etmek... Merak etmekse; korku ile yüzleşmenin kayığı! Hayal et... Merak et... Ki, korku ile büyüme; çünkü korkunun, ecele faydası yok! * Ecel; 'öcü'dür çoğuna göre; Çünkü "öcüleri öldürenler" için uysallaşıyor ancak, ölüm! * Bir deniz feneri yine deniz feneridir ve bir meydan heykeli yine meydan heykelidir; sis içinde de, güneş altında da!.. Altın ise altındır; bileklerde ışıldarken de, bulunmamış define sandığında da... Yani, gerçek olan, zaten gerçektir... Bir gerçeği saklamak, örtmek, yanlış anlatmak, başka zannettirmek; onun "gerçek" oluşunu ve "gerçek niteliğini" değiştirmez! Kömür de karbondur, elmas da... Kömür de yerden çıkartılır elmas da... Fakat ortaya çıktığı zaman; elmas gerdanlara takılır, kömür ise ateşlere atılır! * Altın ne kaybeder çamurun içinde?.. Bir ceset, ne kadar saklanır tabutunda? Bir gerçek, ne kadar mumyalı kalır?.. Gerçeği saklamak; onun "gerçek" oluşunu değiştirmez! Saklanmış bir gerçek; saklanmamış bir gerçekten ne daha az gerçektir, ne de daha çok gerçek!.. * Bir adım atarsın... Ve adım attığın o ayağı, adım atma sevinciyle çiviler, yola çakarsın... Taassubun bir ifadesi de budur! Tabu ise, tapusu gibidir taassubun! ..... Tabular, tabutlar gibi, dimağların dışında; yani dimağın tabutları, tabular! Hâlbuki... Bir tabutun içindeki ölü ne daha az ölüdür odası karartılınca, ne daha çok ölüdür! Düşüncenin tabulardan kurtulması, tabutlardan kurtulması; ..önemli olan budur!