Rendelenme hikâyesi

A -
A +

(...ya ateşe veya baş köşeye) işçilerin kullandığı makinelerin gıyırtısına dayanamazdım; İnsanın ta kafasının içinde... Büyük bir gürültüyle... Titreyerek ve titreterek... Oyarak, delerek, sürtünerek... Ve kendine has yanık bir aşındırma kokusu yayarak... Sanki insanın canından can kopararak!.. Fakat bir gün dediler ki; "Dişin içindeki bu siyah leke oyulup temizlenmediği ve onarılmadığı takdirde çürük büyür ve açılan delikten vücuda mikroplar girebilir... Bu yüzden, hastalık oluşmaması ya da var olan problemlerin büyümemesi için, zaman zaman dişlerin böyle taşlanması, gerekiyorsa matkapla oyulması lazım!.." ..... Kemiğin un edilme kokusunu tırnaklarda da duyardım... Törpülenirken hani tırnaklar, toz haline getirilirken; ...kendine veya başkasına batmasın, bir şeylere takılmasın, incelip kırılmasın diye... Yani acıtmasın ve kendi de acımasın diye... * Sokulduğu toprakta filizlenen hiçbir meşe palamudu; otuz kırk sene sonra cilalanmış bir çalışma masası, salon vitrini, kitap rafı, misafir koltuğu vesaire olarak toplanmıyor ağaçtan!.. İşte bunun için, mobilya mağazalarında dolaşanların... ...hele ki yıllanmış köşklerin, sarayların eşyalarını seyredenlerin mutlaka marangoz atölyelerini de hatırlaması lazım... ..... Atölyeler; çilehâneleri kerestelerin! * Cendereden geçmek; Belki minber, belki masa, belki rahle, belki sehpa gibi bilinen bütün ahşap eşyalara dönüşen ağaçları.. ...belli ki; (bir değerli ada bile sahip olamadan küle veya çamura karışan) diğerlerinden ayırmak için!.. * Odun istediği kadar bağırsa da, marangoz işine bakar... Çünkü onun bağırtısına kulak asmak; onu, odun olarak bırakmaya razı olmaktır!.. ..... Marangoz bu işten (belki) bir çorba parası kazanabilir... Fakat ormandan (seçilip, sökülüp, sürüklenip) getirilmiş olan ağaç; ...ateşten kurtulmasının yanında... ...bir de ömrünün sonuna kadar (saraylarda, salonlarda) izzet-itibar görür!.. * Başa dönelim: Yıllarca elde tutulur, aylarca işlenir, haftalarca rendelenir, törpülenir, oyulur, temizlenir, inceltilir bazı keresteler... Rendeden de, törpüden de, zımparadan da ses çıkar; ama en çok feryat, işlenen ağacın kendisinden işitilir... Peki sonunda? (Aslında aynı ormandan, aynı korudan, hatta aynı filiz ve tohumdan gelen...) Mobilyalar salonların, sarayların başköşelerine konurken; ...kütükler ateşe atılır! * Rende, törpü, zımparanın sesine bile tahammül edemezdim; Elimin altında ve çevremde, beraber yaşadığımız eşyalarda bulunan bütün ahşapların da bir zamanlar buna dayanamadığı kadar!.. Şimdi ise bir, odunlukta yanma sırasını bekleyen dallara, kütüklere bakıyorum, bir de bunlara... Görüyorum; Bütün rendelenişlerine minnet duyuyorlar, şükran duyuyorlar, sevgi duyuyorlar... Ve bu duyguları tavsiye de ediyorlar!..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.