Sana en yakın çocuklar "yazar olacaklarını" söylemiyorlarsa, bu yolun ilerisinde ciddi problemler var! Yolda gördüğünüz "Heyelan Mıntıkası" tabelası ne diyorsa size, işte bu da aynı şey! * Çocukların, büyüdüklerinde "ne olacakları" elbette önemlidir. Fakat büyümüş kimselerin, çocukluklarında "kimlere hayranlık duymuş oldukları" bundan daha önemlidir! Bütün kızlara dizi oyuncusu, bütün oğlanlara futbolcu, bütün züğürtlere piyango zengini olma hayali solutulduğu zamanımızda, kimlere özenmekte sizin çocuklarınız? Hâlbuki bir kişinin önce fikri olacak! Önce fikir sonra pazarcılık, önce fikir sonra mühendislik, önce fikir sonra futbolculuk, balıkçılık, çiftçilik, tüccarlık, pilotluk, dalgıçlık, kuyumculuk, kasaplık her neyse... Önce fikir altyapısı olmalı da acaba sen kimi alkışlıyorsun çocuğunun gözü önünde veya kimi horluyorsun?.. Bir imam efendi, sana ne kadar lazımsa son gününde; senin çocuğun için de işte ondan çok daha lazım birileri. Kim onlar? Yavrunun iç âlemine şekil verecek kalem erbapları, evladının ufuklarına ışık dökecek gönül kahramanları... Sen, kimi alkışlayıp saygı gösteriyorsan karşısında, çocuğun da o olmak istiyor ve onun ilk kahramanları, senin takdir ettiğin işte o kimseler oluyor! * Basite alınan "hikâyecilerden" filan bahsediyorum ben. Senin çocuğun işte bu insanlara hayran olarak başlamalı hayata. Neden? Çünkü ilk basamakları çürük, eğri, emanet veya hiç olmayan bir merdivenle "hangi yükseklere" tırmanabilir ki insan?.. Bize "basamakları sağlam" merdivenler lazım ise; bizim evlatlarımıza da ilk önce, merdiven gibi sağlam, kaliteli, güzel, cazip çocuk kitapları yazacak ustalar lazım! "Heyelan Mıntıkası"na varmaya acaba ne kadar zaman kaldı? Kaybolan her eski yazarın yeri için kaç genç yazar sırada bekliyor? Tekrar düşünmenin sırasıdır; kimi alkışlıyorsun çocuğunun gözü önünde? Herkesin yazarı var olabilir ama soru şu: Senin çocuğunun yazarı kim?