Tak, tak, tak!" Sanki kalbime vuruluyor; kapıma değil... Ama ben; Sanki kalbinden vurulmuş gibi, sessizce yığılmışım! § "Tak, tak, tak!" -Kimse yok mu içerde?.. ..... Dişlerim, bir fermuarın dişleri gibi, kapalı. Ve dilim; yeni dökülmüş bir beton gibi! § "Tak, tak, tak!" -Kimse yok mu içinde?.. Varım, var; ve bendeyken de sendeyim. Ama, benden çıkmam ne mümkün?.. § Dilime kiriş basmış gibi enkaz altında, çaresizim... Sen dönüp giderken, hıçkırarak... Duyuyorum üstelik; "Olsaydı, ses verirdi" deyişini... § Bu "olmak"; olmak, veya ölmek... Hangisi kolaay, hangisi zor?.. § "Tak, tak, tak!" -Kimse yok mu?.. -Varım, vaaar!.. Varım yâaar!.. Vaaay!.. § Sızıyorum bir sızı gibi, sana doğru... Sızıyorum içimden... ..... Ama, sen gitmiş oluyorsun; Kapımın önünde uzuun süre beklemiş, ve toprağıma birkaç damla gözyaşını bırakmış olarak!.. ............... (Acının çiçekleri, işte böyle damlalardan sulanıyor!)