Tohum ve nem

A -
A +

Çoğu kimse şunu bilmiyor: "Osmanlı" ismiyle anılan dedelerimiz, kuzeyden güneye ve doğudan batıya kadar bütün toprakların sahibi olmak; bütün denizlerin hâkimi olmak; bütün insanları köle, bütün hayvanları mal yapmak ve bütün hazineleri bir araya toplamak derdinde değildi... O kutlu insanlar imparatorlarla, krallarla, hükümdarlarla savaşmadı... Onlar papazlarla, hahamlarla uğraşmadı... Onların düşmanları Patrik değildi, Kardinal ve hatta Papa bile değildi... Onlar üzerlerine haç çizilmiş silahlı adamlara çekmedi kılıçlarını... Peki, neden canlarını ortaya koydu o insanlar? * Onlar; kendileriyle diğer insanların değil, kendi inançlarıyla diğer insanların bir araya gelmesine mani olan setlerle, engelleyici iradelerle, kendi çıkarları için aydınlığı örtmeye çalışan karanlık güçlerle mücadele ettiler. Canları pahasına surları yıktılar! Onların derdi kendilerine kılıç çekenler olsaydı, esir aldıklarında bütün askerlerin kellesini uçururlardı. Yapmadılar... Onların derdi fitne çıkaran din adamları olsaydı, dillerini kesip gözlerini oyarlardı. Ama hepsini ibadethanelerine gönderdiler... Onların derdi komutanlar, krallar olsaydı hepsini kazığa çakarlardı. Ama hepsini serbest bıraktılar... * İnanç; havadaki neme benziyor, insanlarsa buğday tanelerine... Ancak ikisi bir araya geldiği zaman bazı tohumlar köklenmeye, filizlenmeye niyetleniyor! Bu uğurda 600 yıl can veren Osmanlı'nın özeti işte budur! ..... Günümüzde durum ne? Cephe kelimesinin günümüzdeki genel karşılığı "medya"dır! Engelleyici surlar ve mahkûm edici kaleler ise, yayın organlarıdır. Çünkü ak olanı kara gösteren, doğruya eğri diyen, insanların hakkı ve hakikati görmelerine mani olan, onlardır! Sözün özü: Mevsimler geçiyor; ama tohumlar suya kavuşmadıkça, yeşeremiyor!

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.