Türklere mahsus olan Tuğra bir özel isim, özel şekildir. Ne tuğra başka bir şeye benzer ne başka bir şey tuğraya... Hepsi birer sanat eseri olan tuğralar çekilirken alışılmış şekil korunmuş ve aynı zamanda sultanın künyesi de bu alışılmış kalıbın içine indirilebilmiştir. Ve simgesel anlamı ile tuğralar, belgelerin sonunda değil başında yer almıştır. * Tuğra'nın aslı Oğuzca "Tuğrağ"dır fakat Anadolu lehçesinde sondaki (ğ) atılmıştır. Osmanlı tuğralarının, bazı Türk devletlerinde kullanılmış olanlarla aralarında, isim benzerliği dışında pek ortak yan yoktur. Osmanlılarda da Tuğra, sultanların gözalıcı kaligrafik nişan, alamet veya arması, bir çeşit imzasıdır. Örnek olarak Kanuni Sultan Süleyman'ın tuğrasında "Süleyman şah bin Selim şah han el-muzaffer daima" yazmaktadır, "bin" "oğlu" demektir. Bulunan en eski tuğra (ikinci Osmanlı sultanı) Orhan Gazi'ye ait olduğundan 35 padişah tuğrası bilinmektedir. Tuğra serisi; Sultan Vahdeddin Han'a kadar değişen parçalarla tekrarlanan, tuğraların sanat tarihinin ve estetik evriminin izlendiği 600 yıllık bir film şeridi gibidir. Sanat açısından zirvede kabul edilen ise II. Abdülhamid Han tuğrasıdır. Ve hatta bu tuğra; Padişah tuğralarında "Tuğraların Padişahı" olarak vasıflandırılmıştır. * Kendi mesleğiyle birlikte bir başka konuyu da sırtlayıp götüren insanlara saygım sonsuzdur. Göz hastalıkları uzmanı ve Çerkezköy Devlet Hastanesi'nde görev yapan Yr. Doç. Dr. Ercan Mensiz bu kıymetli insanlardan biridir. Uzun yıllar, neredeyse bütün boş zamanlarını verip Padişah Tuğraları konusunda, bilinebilecek ve bir araya toplanabilecek ne varsa bulmuş... Bilgisayar programları kullanarak, sıfır hata parolasıyla tuğraların vektörel çizimlerini yapmış ve www.tugra.org isimli sitesi ile facebook sayfasına koymuştur. Genetiğimizdeki tarih sevgisinin hızla suyunun çıkarılmaya çalışıldığı zamanımızda, Osmanlı'yı gerektiği gibi sevdiğini iyi bildiğim isimleri öne çıkarmaya çalışmak boynumun borcudur.