Yemek yemeyi biliyor muyuz gerçekten? Kocaman bir servis tabağı düşünün ki ortasında biri kar gibi beyaz, biri sebzeli pirinç ve diğeri de acılı bulgurdan üç pilav tepesi... Kenarda patates kızartmaları ile domates dilimleri. Tabağın diğer yanında fırınlanıp sosa bulanmış bütün bir patates ile yanında havuç ve bezelyeler... Önünüzde bir kepçe barbunya yemeği; kırmızı, siyah, beyaz turp dilimleri; birer dal roka, maydanoz, marul ve karşı kenarda ise üç kocaman kaşarlı köfte... Ayrıca tabağın yanında beyaz, esmer, kepekli ve her çeşit ekmek... Kim baksa bu tabağa ağzı sulanır ve hemen başlamak ister ama acaba kimler nasıl yer? * Çoğu insan kopardığı ekmek parçasını bezelyenin suyuna bandırarak yemeye başlar. Sonra pilavların tadına bakar. Domates yer, turp ısırır. Sonra da köftenin birini kesip küçük bir parça ayırır ve ağzında çiğner ve çok lezzetli olduğunu düşünür ve hâlâ önünde hiç başlanmamış iki büyük köftesi daha olduğu için sevinir... Tekrar sırasıyla pilavlara yumulur, yeni ekmek dilimlerini yemeğin suyuna bandırır ve demin böldüğü köfteden bir lokma daha koparır... On dakika sonra; tabağın yarısı bitmiş ama yiyen kişi de yorulmaya başlamıştır. İkinci köfteyi zorlanarak ısırmaya çalışırken herhangi bir şey olur; ya telefon çalar, ya kapıya biri gelir, ya tartışma çıkar, ya derin bir sohbete dalınır ve "tabaktakiler bitince ağız tadıyla yenmesi hayal edilen" köfte hep tabakta kalır! * Tabağımızın karşısında duran kocaman kaşarlı köfteler gibi; günümüzün içinde duran ve asıl yapmamız gereken önemli işleri hep EN ARKAYA bırakıyoruz... Sonra? Mutlaka akla gelmeyen başka bir şey oluyor ve lüzumsuz işlerle dolan günümüzde YAPMAMIZ ŞART OLAN asıl işlerimize yer kalmıyor! Not: Biliyor musunuz ben bunu (hem de aklı olmayan) hayvanlardan öğrendim. Hadi bir köpeğin önüne sadece iki dakikalığına koyun bakalım sözü geçen tabağı, arkada neler kalacak?