Geniiiş ve yeşil tarlalar gibi yayılmıştı içim... Her tarafımda, ayrı bir damakla sevişecek mahsuller yetişiyordu. § Ve bir gün kamaştı gözlerim... Kulaklarım uğuldadı; Çünkü sen, büyük bir tarrakayla göğsüme düştün!.. ..... Geniş ve yeşil tarlalar gibi yayılmış idi içim; Ufuktaan ufka!.. § Çatallaşmış alevden bir kılıç olup saplandığında tam ortama... Toplandım, sana doğru; bir tespihböceği gibi... Ya sabır, çektim!.. § Biliyordum... Çıkmazdın artık içimden, bir zıpkın gibi!.. ..... Ve ben... Bir ahtapot gibi; sekiz tane kemiksiz kolla sarıldım sana; Çaresiz!.. § Geniiiş ve yeşil tarlalar gibi yayılmıştı içim... Her tarafımda, ayrı damaklar için ayrı lezzetler yetişiyordu. ..... Bir gün; Güneşi ardında, yağmuru içinde taşıyan bulutlar geldi tepeme!.. Bir gün... Hani, henüz yer ve gök halime ağlamak için hıçkırmaya başlamadan... Hani o kapkaranlığımın ortasında... Ve hani cinnet geçirecekmişcesine titriyorken ortalık; Parladı ya âlem... Kamaştı ya gözlerim... Ve sen, çatal çatal alevden bir kılıç olup saplandın ya ortama; hani geniiş ve yeşil tarlalar gibi yayılmışken içim!.. § Göğsüne giren zıpkına sarılan bir ahtapot gibi sarıldım sana; Çaresiz... ...liğim idi belli ki çarem!..