Sokulmadan kollarımın arasına, nereden bileceksin ki sen; sıcağı?.. Ve dokunmadan dudaklarıma; Yumuşağı?.. § Yüreğimde; gözyaşların, gözyaşlarımla kucaklaşmış yatıyor!.. Kalbimi dinle!.. Kalbimi dinle!.. Kalbimi dinle; "ne" diyerek atıyor?.. § Sokulmadan kollarımın arasına, nereden bileceksin ki sen, sıcağı?.. Ve belli mi; Bir rulo gibi önümde yuvarladığın yolumun, nerede duracağı?.. § Üflesen, savrulacağım... Kuşunu yitirmiş bir tüy gibiyim!.. Veya koca bir silgi ile dünyam silinmiş gibi ayağımın altından!.. ..... Ve sanki hatırlasam bakışlarını; Kavrulacağım!.. § Bu nasıl donduran bir yangın, yahut ateşten tipi?.. Üstelik bir fikrim de yok; zaman varolmadan önce mi, yoksa sonra mı geçti avucuna gönlümün ipi?.. § Gökler zeytin, yerler kömüür ve deniz katran karası... Bir ben varım kanayan, gök rengi; şimmşek gibi kamçılar dolandıkça başıma!.. Bir ben miyim... Bir ben miyim, kooskoca bir yaradaki kurt gibi gezinen bu leş kokulu dünyada?.. Bir ben miyim arayan gelinciğini, çöp dağlarında?.. § Yollar nasır tuttu!.. Nerdesin?.. ..... Kahpeler hasır tuttu; satmadım hayalini!.. Aç kaldım, açık kaldım, aklı dolaşık, gönlü kırışık kaldım; satamadım... Satmadım hayalini!.. § Ama sokulmadan kollarımın arasına, nereden bileceksin ki sen sıcağı?... Ve görmeden bakışlarımı, ...ve dokunmadan dudaklarıma, ...ve dinlemeden yüreğimi; Yumuşağı?..