Koskoca alemin ortasındaki koskoca dünyanın ortasındaki koskoca bir salonun ortasında, oturuyordum; Kendi içime, kapıcı gibi!.. ..... Panayırların umurunda mıydı duymayan kulaklar?.. İşte ben; Kocca bir lunaparkın, sağır biletçisiydim!.. § Bu koltuk, taştan oyulmuş!.. Boyun adalelerim, başımı tartamaz gibi!.. Avizem; Paraşütü açılmadığı için korkudan donup kalmış bir adam gibi... Ben ona, o bana; bakışıyoruz şaşkınlık içinde!.. § Koskoca alemin ortasındaki koskoca dünyanın ortasındaki koskoca salonumun ortasında oturuyorum; Kendi içimde oturur gibi... ..... İçim mi dışımdan geniş, yoksa dışım mı içimden derin?.. § Bilmemek ne rahatmış!.. § Bir bal arısı geliyor... Önümden geçerken iğnesiyle yırtıyor, bütüüün ufkumu; Bir uçtaan bir uca... ..... Savruluyor bir şeyler, ve ben savruluyorum; bu yırtılışın rüzgârıyla!.. § Tutunmalıyım... Tutunmam lazım... Tutunmam gerek... İki elimde, iki etek; Ha düştü ha düşecek!.. Bir teyel gibiyim şimdi; içim ve dışım arasında!.. § Koskoca alemin ortasındaki koskoca dünyanın ortasındaki koskoca salonun ortasında otururken önümden geçen arı, sarsılıyor aniden!.. O ne?.. Lezzet görüldüğü halde mekân mı bitiyor, yoksa bir başdönmesi mi şaşkına çeviriyor böyle, yolcuyu?.. § İşte ben... Gözümün seni gördüğü yerde, görünmeyen camdan duvarlara toslayıp duruyorum; bir bal arısından farksız!... § Zaten bal mı yapardım tadının hayaliyle, zaten bal mı yapardım; sana kavuşmuş olsam!..