Zirve...

"Yanlış işleri doğru yapmaya" çalışmakla harcadığımız kadar zamanı "doğru işleri yanlış yapmamak" için harcamış olsaydık; üç kıta üzerinde biz oturuyor ve yeryüzünün tamamı ışığımızdan ilham alıyor olurdu!.. İnsanoğlu yanlış işlere yapışmakta ünlenmiş ama, bizler... Önümüze doğru bir iş konduğu zaman biz ne yapmaktayız? İşte konumuz bu! * Dağların yüksek tepelerine diktikleri yüksek direklerden geçirirler yüksek gerilim hatlarını. Onlardan enerji alır kasabalar, köyler; daha küçük direklerle ve daha ince tellerle... Kariyerlerin zirvesinden bahsedilirken işte bu manzara geliyor gözümün önüne. Fakat, ya o yüksek gerilimin senden geçeceğini bilip, buna kendini hazırlayacaksın veya tam bir sukut-u hayal olacaksın kendin ve hem de seni hayal bilenler için! Akışı aktaramayıp, ardındaki şehirleri karanlıkta bırakan direkler; "bende hata yok, gelen cereyan bozuktu" derse, onlara kim inanır? * Söylenecek sözler içimde sıkışmış sanki, yüzlerce örnek geliyor aklıma: Evlerimize elektrik almanın yolu damlarımıza yıldırımlar indirmek değil... Tarlalarımızı sulamanın yolu baraj duvarlarını devirmek değil... İstanbul otobanına inmenin en hızlı yolu; kullandığın otobüsü Bolu Dağı'ndan uçurmak, ama bu iş hiç akıl kârı değil! Çünkü "diri" insanlar kariyer yapıyor! Uzun yıllar acı çekenler, çok emekler verdiler. Tırmanmalarla ömrümüz geçmesin diye dağları deldiler bizim için: Bolu Dağı Tüneli gibi bir geçit açtılar. Buyurun, İstanbul-Ankara arasındaki mesafe yarıya indi, dediler. Peki şimdi, buradan geçerken dikkat edilmesi gereken üç beş kuralı öğrenmek acaba bu kadar mı zor? * 13 benim için simge gibidir... Ama 13 ay sonra, önümüzdeki 13 bin sayısından 1300'ünün sıcak kalmasını isterdim! Bugün alkışlar kime?.. Alkışlar, ne anlattığını ve ne yaptığını doğru bilenlere... Her yer ve herkes soru... Bugün bizim CEVAP olma günümüzdür!