Öncelikle şunun altını çizelim: AK Parti'nin ve Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın sevmeyenleri mutlaka olacaktır. Olmalıdır. Bu doğaldır. Sağlıklıdır. Herkesin bu iktidarı takdir etmesini ve desteklemesini beklemek aptallık olur. Birileri karşı çıkmalı, eleştirmeli, farklı programlar, alternatif yollar önermeli. Muhalefet olmalı. Olmalı ki, iktidarı destekleyenler bile, kimi zaman yeni bir yol arayışına girdiklerine önlerinde seçenek bulsunlar. Fakat ne yazık ki Türkiye tek parti döneminden beter bir muhalefetsizlik, alternatifsizlik içinde. Bunun sebebi de AK Parti ve Sayın Erdoğan değil, "karşı çıkanların" basiretsizliği... *** Sol CHP'den ümidini kesmiş, askere yanaşık düzenle içini serinletmeye çalışıyor. Fakat orada da demokrasi dışı bir durum var; hiç olmadığı kadar ortalığa saçılmış durumda rezillik... Empati yapıp durumu kavramaya çalışıyorum; Sabih Kanadoğlu'nu dinliyorum Osman Can karşısında... Oradan geçip Uğur Dündar'ın konuğu Hüsamettin Cindoruk'u izliyorum. Mecliste zaten yoklar; ne yapsalar, ne bağırsalar daha çok yoklaşıyorlar... Dağılmış vaziyetteler. Bu topraklar bu kadar mı kısır? Her şeye müdahil olma görevi olduğunu zanneden Demirel bile, susmuş bekliyor. Onlar adına içim acıyor. *** Yazık... Bir telaş, bir panik, bir ne yapacağını bilmezlik... Allah'tan hükümet işine bakıyor bir yandan... Hiçbir şey yokmuş gibi... Bu ciddiyetsizlik ve acizliği politika malzemesi yapmıyor.